Esas No : 2013/38720 Karar No : 2014/33701Tebliğname No : KYB - 2013/347999Kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından sanık N.. Z..'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2,125/1-4, 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.900 Türk lirası, 1.740 Türk lirası ve 300 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına; kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık R. Z.'nın aynı Kanunun 86/2, 125/1-4, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince 1.900 Türk lirası ve 1.740 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına; hakaret ve tehdit suçlarından sanık M. Z.'nın aynı Kanunun 125/1-4 (iki kez), 106/l-2.cümle, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.740 Türk lirası (iki kez) ve 2.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair, Karahallı Sulh Ceza Mahkemesinin 29/04/2009 tarihli ve 2008/63 esas, 2009/22 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2013 gün ve 347999 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanıkların daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyetlerinin bulunmadığı ve ortada giderilmesi gerekir maddi zarar olmadığı dolayısıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6.maddesinde belirtilen şartlar oluştuğu hâlde, taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı ve zarar giderilmediği şeklindeki yasal dayanağı olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar N.. Z.., R. Z. ve M.Z.hakkında yapılan yargılama sonucunda, Karahallı Sulh Ceza Mahkemesinin 29/04/2009 tarihli kararı ile, adlî para cezasıyla cezalandırılmalarına, uzlaşma sağlanamadığı ve zararın giderilmediği gerekçesiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.05.2013 tarihli kararıyla, hükmolunan cezaların miktarına göre temyiz istemlerinin reddine karar verildiği, infaz aşamasında kesin nitelikte bulunan bu hükümler yönünden kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK'nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.İnceleme konusu somut olayda; Suç tarihi itibariyle kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanıklar hakkında, kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından adli para cezası verildiği görülmektedir.Yaralama suçunun somut zarar suçu olup mağdur S. A. hakkında adli rapor düzenlenmiş olması karşısında, sanıklar N.. Z.. ve R. Z.'nın bu suçları yönünden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşulların oluşmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, hakaret ve tehdit suçlarının somut zarar suçu olmamasına karşın, mahkemece bu suçlar yönünden uzlaşma sağlanamadığı ve zararın giderilmediği gerekçesiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının, hakaret ve tehdit suçları yönünden oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç :Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,1-Hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar N.. Z.., R. Z.ve M. Z. hakkında, Karahallı Sulh Ceza Mahkemesince verilen 29/04/2009 tarih ve 2008/63 esas, 2009/22 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 3-Koşulları oluşmadığından, sanıklar N.. Z.. ve R.Z.'nın yaralama suçları yönünden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.