Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 33071 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 38722 - Esas Yıl 2013





Esas No : 2013/38722 Karar No : 2014/33071Tebliğname No : KYB - 2013/352850Hakaret suçundan sanık E.. K..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 43/1 ve 52. maddeleri uyarınca 2.240 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/04/2013 tarihli ve 2012/1948 esas, 2013/574 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/11/2013 gün ve 352850 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, katılana hakaret içerikli mesaj gönderilen telefon numarasının sanık adına kayıtlı olduğu anlaşılmışsa da, sanığın savunmalarında bu numaranın kendisine ait olmadığını, kendi adına sahte olarak abonelik sözleşmesi düzenlendiğini beyan etmesi ve katılanın da sanığı tanımadığını beyan etmesi karşısında, telefon numarasının gerçekten sanığa ait olup olmadığı ve sanık tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususlarının sanığın mahkûmiyetine mutlak surette etki ettiği anlaşılmakla, abonelik sözleşmesindeki yazı ve imzaların sanığın yazı ve imzaları ile karşılaştırılıp abonelik sözleşmesinin sahte olup olmadığı araştırılmadan, ayrıca katılana mesaj gönderilen numaranın suç tarihinden önce ve sonraki görüşme dökümleri incelenerek, bu numaranın fiilen sanık tarafından kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret suçundan sanık E.. K.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/04/2013 tarihli kararı ile, adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen ve hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte bulunan bu kararın infazı aşamasında, sanığın müracaatı üzerine eksik kovuşturma yapıldığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hakaret suçundan mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında, eksik kovuşturma yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.04.2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.) İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında cep telefonu vasıtasıyla müştekiye birden fazla mesaj göndererek hakaret ettiği iddiasıyla dava açılmış, yapılan yargılama sırasında müşteki İbrahim Çağlı, cep telefonu numarasından tespit edilen sanığı tanımadığını ancak şikayetçi olduğunu ve uzlaşmak istemediğini beyan etmiş, sanık ise talimat yoluyla alınan savunmalarında, suça konu telefon hattının kendisine ait olmadığını, müştekiyi tanımadığını ve ona mesaj göndermediğini, daha önceden de başka numaralar nedeniyle şüpheli olarak ifadesinin alındığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, TİB ve Türkcell'e ait cevabi yazılara göre, müştekinin cep telefonuna hakaret içeren mesajları gönderen numaranın sanık adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiştir.Dosya içerisinde yer alan Türkcell'e ait 21.02.2013 tarihli yazı ekindeki sözleşmenin, sanık adına düzenlendiği, sözleşme ekinde sanığa ait kimlik belgesi fotokopisinin bulunduğu, ancak adresin Tut-merkez/Kadirli/Osmaniye şeklinde geçersiz bir adres olduğu ve sözleşmedeki imzalar ile sanığın ifadesindeki imzaların da ilk bakışta farklı olduğu görülmektedir. Kanun yararına bozma istemine konu edilen husus, sanık hakkında eksik kovuşturma sonucu mahkumiyet kararı verilmesine ilişkindir. Gerçekten de, sanığın hattın kendisine ait olmadığına yönelik savunması ve tarafların farklı illerde ikamet edip birbirlerini tanımamaları karşısında, sözleşmedeki imza üzerinde kriminal inceleme yapılmaması eksik kovuşturma yapıldığını ve geçerliliği tartışmalı bir belgeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu göstermektedir. Her ne kadar eksik kovuşturma gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı ileri sürülebilir ise de, hükmün sonucunu doğrudan etkileyecek bir delilin sahteliği iddiasının araştırılmayarak yargılamanın bitirilmesi sonucu verilen kararda, yargılama hukukuna yönelik savunma hakkını kısıtlayan ağır hukuka aykırılık halinin ortaya çıktığı, bu durumun adil yargılanma hakkını doğrudan etkileyeceği, kararın kesin nitelikte olması nedeniyle de, bu hatanın başka bir yolla giderilebilmesi imkanının da bulunmaması karşısında, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/04/2013 tarih ve 2012/1948 esas, 2013/574 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.