Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 32337 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 39278 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2012/120174MAHKEMESİ : Bakırköy(Kapatılan) 13. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/11/2011NUMARASI : 2010/3527 (E) ve 2011/1159 (K)SUÇ : HakaretYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.İncelenen dosyada, sanığın kendisi hakkında daha önce yargılama yapan, haksız ceza verdiğini düşündüğü hakim olan mağdurlara gönderdiği mektupta yer alan ve mahkemece hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen, "... ama eğer gerçekten o Allah varsa ve o Allah Allahsa bana suçsuz yere verdiğiniz o 10 senenin bedelini size ve çocuklarınıza en kötü şekilde ödetsin, ödetsin ki benim ve ailemin neler çektiğini o zaman anlarsınız, adalet size teslim edildi ise sizin karşınıza çıkıp yargılanan insanlara ve ailelerine yazık günah..." şeklindeki sözlerin bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, nezaket sınırlarını aşan ağır eleştiri ve beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet hükmü kurulması,2-Kabule göre de,a-5237 sayılı TCK’nın 125/1. maddesinde hapis veya adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırımın aynı maddenin 3/a fıkrasında yer alan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçunda da uygulanmasına kanuni bir engel bulunmaması karşısında; sabıkası bulunmayan sanık hakkında temel cezanın hapis olarak belirlenmesi,b-Sanık hakkında gerekçeli kararın "delillerin değerlendirilmesi ve ulaşılan kanaat" bölümünde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesine karşın, hüküm fıkrasında ve kısa kararda ise "sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması sebebiyle ..." ibaresine yer verilerek, hükmün karıştırılması, c-Sanığın adli sicil kaydında suç tarihinden önce sabıkası bulunmaması karşısında, CMK’nın 231/5. maddesindeki koşullar irdelenmeksizin, “kasıtlı suçtan ceza almış olması” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı ve sanık B.. T..'ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.