Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 31904 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 33009 - Esas Yıl 2013





Kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 123, 125/1-4, 62/1, 50 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 Türk lirası ve 1.740 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına; hakaret, tehdit ve yaralamaya teşebbüs suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-4, 106/1/1. cümle, 86/2, 35, 62, 50 ve 52/2. maddeleri uyarınca, 1.740 Türk lirası, 3.000 Türk lirası ve 500 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli ve 2008/1440 esas, 2013/251 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/10/2013 gün ve 325890 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 22/07/2010 tarihli ve 6008 sayılı Terörle Mücadele ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun 'un 7. maddesi ile değişik, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, "sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki 231/6-c maddesinin son cümlesindeki hüküm karşısında, sanık ...'in hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına muvafakat edip etmediğine dair beyanı alınmaya çalışılmadan, bu konuda beyanı tespit edilemediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı şeklinde hüküm tesisinde,Duruşmaları takip eden diğer sanık ...'in, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesini kabul edip etmediği yönünde beyanı alınmaksızın, adı geçen sanık müdafiinin duruşma sırasında ve mahkemeye sunduğu dilekçesinde mahkumiyet hükmü verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına muvafakat etmediklerine dair beyanı bulunmadığı halde, yazılı şekilde hüküm verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından sanık ...; hakaret, tehdit ve yaralamaya teşebbüs suçlarından ise sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli kararıyla adli para cezaları ile cezalandırılmalarına karar verildiği, sanık ... müdafiinin yüzüne karşı, sanık Mehmet'in ise yokluğunda verilen karara karşı, temyiz ve kanun yararına bozma isteminde bulunmaları üzerine, dosyanın doğrudan kanun yararına bozma talebiyle Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, hükmün kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.III- Hukuksal Değerlendirme: Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli kararı ile sanık ...'in kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından, sanık ...'in ise, hakaret, tehdit ve yaralamaya teşebbüs suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği, sanık ... müdafiinin yüzüne karşı verilen karara, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yönünden temyiz, hakaret suçu yönünden kanun yararına bozma isteminde bulunduğu, sanık ...'in ise 20.05.2013 tarihli dilekçelerinin sonuç kısmında, her üç suç yönünden hem temyiz hem de kanun yararına bozma isteminde bulunduğu, hapis cezasından çevrilmiş olmaları nedeniyle kişilerin huzur ve sükununu bozma ve tehdit suçlarının temyizi kabil oldukları, ancak mahkemesince kesin olan ve olmayan suçların ayrımı yapılmadan ve kesin olan suçlar açısından usulünce kesinleştirme prosedürü yerine getirilmeden, dosyanın kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi için Adalet Bakanlığına gönderildiği, Bakanlık tarafından da tüm suçlar yönünden istemde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Bu itibarla, kanun yararına bozma yoluna istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hükümlere karşı başvurulabilmesi nedeniyle, temyiz yolu açık olan hükümler yönünden sanıkların vaki temyiz istemleri uyarınca, dosyanın olağan kanun yolu sürecinin tamamlanması için Yargıtay'a gönderilmesi, temyizi kabil olmayan hükümler yönünden ise usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, akabinde olağanüstü kanun yoluna başvurulması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,2-Dosyanın, temyizi kabil olan hükümler yönünden olağan kanun yolu sürecinin tamamlanması için Yargıtay'a gönderilmesi, temyizi kabil olmayan hükümler yönünden ise usulünce kesinleştirme işlemi yapıldıktan sonra kanun yararına bozma yoluna başvurulmasını teminen mahalline iadesine, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.