Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 31900 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 38716 - Esas Yıl 2013





Esas No : 2013/38716 Karar No : 2014/31900Tebliğname No : KYB - 2013/360656Tehdit suçundan sanık C.. Ö..'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1 cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl süreyle denetime tâbi tutulmasına dair, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/12/2007 tarihli ve 2007/604 esas, 2007/939 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlemediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun'un 231/10. maddesi uyarınca davanın düşmesine ilişkin, aynı Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli ve 2007/604 esas, 2007/939 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/11/2013 gün ve 360656 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl süreyle denetime tâbi tutulmasına dair, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/12/2007 tarihli ve 2007/604 esas, 2007/939 sayılı kararına karşı yasa yoluna başvurulmasını müteakip anılan kararın, Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/08/2012 tarihli ve 2012/311 değişik iş sayılı kararı ile kesinleştiği ve henüz sanığın 5 yıllık denetim süresi sona ermediği hâlde, kararın kesinleştirmesinin tebliğ tarihi olan 15/01/2008'den itibaren hesaplanan 7 günlük süreye göre 23/01/2008 tarihi esas alınarak yapılmasında ve yazılı şekilde davanın düşmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık C.. Ö.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/12/2007 tarihli kararıyla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesinden sonra aynı mahkemenin 12.02.2013 tarihli kararıyla, 5 yıllık denetim süresi içerisinde suç işlenmediği ve sürenin 21.01.2013 tarihinde dolduğu gerekçesiyle, CMK'nın 231/10. maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verildiği, temyiz edilmeksizin kesinleşen bu karara karşı, denetim süresinin hatalı hesaplandığı gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde suç işlenmediği gerekçesiyle verilen düşme kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; " Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur." 10. fıkrasında; “ Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” 11. fıkrasında; " Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükümleri yer almaktadır.İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında 04.12.2007 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 15.01.2008 tarihinde sanığa tebliğ edilerek, itiraz edilmeksizin 23.01.2008 tarihinde kesinleştiği, bilahare sanığın karardan sonra vekalet verdiği müdafiinin süresinden sonra 25.04.2008 tarihinde temyiz isteminde bulunduğu, isteminin süreden reddedilmesi üzerine, ret kararının da temyiz edildiği, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 04.06.2012 tarihli kararıyla tehdit suçundan verilen karara karşı itiraz yolunun açık olduğu belirtilerek, dosyanın iade edilmesi üzerine, Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.08.2012 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, bilahare sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde suç işlemediği ve sürenin 21.01.2013 tarihinde dolduğu gerekçesiyle, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.02.2013 tarihli kararıyla düşme kararı verildiği görülmektedir.Yukarıda yer verilen safahat bilgilerine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yasal süre içerisinde itirazda bulunulmadığından 23.01.2008 tarihinde kesinleştiği ve olağan yasa yolu sürecinin tamamlanmasından sonra, sanık müdafiinin yaptığı itiraz üzerine, merci tarafından verilen ret kararının denetim süresinin başlangıcı olarak esas alınamayacağı belirlenmekte ise de, CMK'nın 231/10. maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilebilmesi için, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranılması gerektiği, oysa Antalya 9. Sulh Ceza Mahkemesinin ihbar yazısı incelendiğinde, sanığın 22.07.2011 tarihinde işlemiş olduğu muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan 18.12.2012 tarihinde mahkumiyetine karar verildiği ve kararın 01.04.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Bu itibarla, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemiş olması nedeniyle CMK'nın 231/10. maddesinde belirtilen, “ denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi” koşulu gerçekleşmediğinden, kamu davasının düşürülmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden,1-Tehdit suçundan sanık C.. Ö.. hakkında, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 12/02/2013 tarih ve 2007/604 esas, 2007/939 sayılı kararın, CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,2-Kararın davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki hükümlere yönelik olması nedeniyle, aynı Kanun maddesinin 4–c bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmamasına ve yeniden yargılama yapılmamasına, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.