Tebliğname No : KYB - 2015/156234Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler S.. T.. ve M.. B.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06/02/2015 tarihli ve 2014/5327 soruşturma, 2015/235 esas, 2015/189 sayılı iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174/l-a-b maddesi gereğince iadesine dair, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/02/2015 tarihli ve 2015/131 iddianame değerlendirme numaralı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 05/03/2015 tarihli ve 2015/140 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2015 gün ve 156234 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince, sanık M.. B.. hakkında yakalama emri çıkartılmadığı ve sanığın savunmasının alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun'un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun'un 170/2. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek, yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda şüpheli M.. B..'in Yenişehir Şehit Hayrullah Polat Polis Merkezi Amirliğinde alınan 03/11/2014 tarihli ifadesinde susma hakkını kullanmak istediğini beyan etmesi nedeniyle ifadesinin alınamadığı, Bingöl Cumhuriyet Savcılığının şüphelinin ifadesinin alınması için çağrı tebligatı çıkardığı, çağrı tebligatının sonuçsuz kalması üzerine, şüpheli hakkında zorla getirme kararı düzenlendiği, ancak şüphelinin ikamet adresinin Almanya olması ve söz konusu tarihte yurt dışında bulunması nedeniyle ifadesinin alınamadığı, iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı, kovuşturma aşamasında sanığın Mahkemece savunmasının gerekirse yurt dışına yazılacak talimat yoluyla veya yakalama kararı çıkartılarak alınabileceği, iddianamenin iadesi halinde aynı işlemlerin iki kez yapılması gerekeceği, bu hususun ise yargılamayı uzatacağı cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler S.. T.. ve M.. B.. hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06/02/2015 tarihli iddianamenin, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince şüpheli M.. B..’in savunmasının alınmamış olduğu gerekçesiyle iadesine karar verildiği, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararına itirazı üzerine, itirazı inceleyen Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler S.. T.. ve M.. B.. hakkında düzenlenen iddianamenin, şüpheli M.. B..’in savunmasının alınmadığı gerekçesiyle iadesine dair, yerel mahkemece verilen karara, O Yer Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın reddine ilişkin merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İddianamenin iadesi” başlıklı 174. maddesinde; Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;a) 170 inci Maddeye aykırı olarak düzenlenen,b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır......(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince, CMK’nın 174. maddesi uyarınca verilen iddianamenin iadesi kararının gerekçesi, savunması alınmayan şüpheli M.. B.. hakkında eksik soruşturma yapılmasına ilişkindir. Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen merci tarafından aynı gerekçelerle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.5271 sayılı CMK'da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek oturum” da bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen düzenlemelerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de soruşturma safhasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına etki edebilecek tüm delillerin toplanmış olması gerekmektedir.5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır. Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Şüphesiz kendisine ulaşılamayan şüpheli hakkında, toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı savunma almadan dava açabilecektir. Ancak şüphelinin savunmasının alınması için hiçbir girişimde bulunulmadığında bu ilke işletilemeyecektir.CMK’nın 253/6. maddesinde, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” hükmüne yer verilmiştir. Ancak bu yolun işletilebilmesi için taraflara ulaşılabilecek yolların tüketilmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca, karakolda susma hakkını kullanan şüpheli M.. B..’in savunmasının alınması için adresine tebligat gönderildiği, yapılan tebligata rağmen adliyede hazır bulunmaması üzerine, zorla getirme kararı çıkarıldığı, kolluk araştırmasına göre şüpheli M.. B..’in adresinde bulunamaması ve Almanya’da ikamet ettiğinin belirlenmesi üzerine, savunması alınmadan iddianame düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, soruşturma safhasında yapılan araştırmalara rağmen şüpheli M.. B..’e ulaşılamaması ve yurtdışında bulunduğunun anlaşılması karşısında, iddianamenin iadesi kararına yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ret kararı verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 05/03/2015 tarihli ve 2015/140 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.