Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 29/1, 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince iki defa 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, ....Sulh Ceza Mahkemesinin 26/02/2007 tarihli ve 2006/35 esas, 2007/10 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2013 gün ve 297610 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre:1-Yaralama suçuna ilişkin olarak kararın gerekçe ve hüküm kısmında asgarî hadden uzaklaşıldığına dair bir ibare bulunmaması karsısında, suçun işlendiği 30/06/2006 tarihi itibarıyla 5560 sayılı Kanun'un henüz yürürlüğe girmediği cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2. maddesinde düzenlenen yaralama suçu bakımından para cezasının seçimi durumunda, 5237 sayılı Kanun'un 52/2. maddesi uyarınca beş gün adlî para cezası üzerinden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinde,2-Yaralama ve hakaret suçları nedeniyle oluşmuş hesaplanabilir maddi zararın olmaması ve sabıka kaydının da bulunmaması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca, sanık hakkında kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir değerlendirme yap??lmamasında,İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ....Sulh Ceza Mahkemesinin 26/02/2007 tarihli kararıyla, doğrudan gün adli para cezası tercih edilerek kesin nitelikte adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.10.2009 tarihli kararıyla, bu sanık yönünden temyiz isteminin reddine karar verildiği, bu şekilde kesinleşen ilamın infazı sırasında, suç tarihine göre gün adli para cezasının fazla belirlendiği iddiasıyla, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:a- Seçimlik cezanın öngörüldüğü, TCK’nın 125/1. ve 86/2. maddelerinde yer alan hakaret ve yaralama suçlarında, müeyyide olarak adli para cezası seçildiğinde, 30/06/2006 olan suç tarihi itibariyle, adli para cezasına ilişkin gün alt biriminin kaç gün üzerinden belirlenmesi gerektiğine,b- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan CMK'nın 231. maddesinin tatışılmamasına ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.Kanun yararına bozma talebi, seçimlik cezanın öngörüldüğü yaralama suçundan hüküm kurulurken, suç tarihinde 5560 sayılı Kanun'la değişik TCK’nın 61/9. maddesi yürürlükte bulunmadığından, adli para cezasının beş gün yerine fazla belirlenmesine ilişkindir. Ancak aynı sanık hakkında hakaret suçundan da mahkumiyet kararı verilmiş ve bu suç yönünden de adli para cezasının miktarı hüküm tarihine göre hatalı belirlenmiştir.Bu itibarla, aynı sanık hakkında aynı mahkemenin 26/02/2007 tarihli ilamıyla verilen başka bir mahkumiyet kararı bulunduğundan, bu suç yönünden de kanun yararına bozma isteminde bulunulması ve her iki hükmün birlikte değerlendirilmesine karar verilmiştir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1)Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,2)Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.