Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-3,43, 125/4, 106/1-2. cümle, 43 ve 62/1. maddeleri uyarınca, 1 yıl 15 gün hapis ve 2 ay 1 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 51. maddesi gereğince cezalarının ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetim süresine tâbi tutulmasına dair,..... Sulh Ceza Mahkemesinin 22/04/2008 tarihli ve 2008/71 esas, 2008/174 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2013 gün ve 246307 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;1- Sanık hakkında tehdit suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın hüküm kısmının B bölümünün 4. bendinde, sanığa tehdit suçundan hükmolunan 2 ay 1 gün hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği belirtildiği halde, aynı kararın B bölümünün 7. bendinde, anılan suçtan verilen hapis cezasının, yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle ertelenmemesine karar verildiğinin belirtilmesi suretiyle, hüküm içerisinde çelişki meydana getirilerek karar verilmesinde,2- Sanık hakkında hakaret suçundan verilen 1 yıl 15 gün süreli hürriyeti bağlayıcı cezasının ertelenmiş olmasına nazaran, 5237 sayılı Kanun'un 51/3. maddesi uyarınca tayin olunacak denetim süresinin, ceza süresinden az olamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesinde,3- Sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-3 maddeleri gereğince verilen 1 yıl hapis cezasından, aynı Kanun'un 125/4. maddesi gereğince 1/6 oranında arttırım yapıldıktan sonra, anılan Kanun'un 43. maddesinin uygulanması gerekirken cezanın belirlenmesine ilişkin aynı Kanun'un 61/5. maddesindeki sıra gözetilmeden, yazılı şekilde eksik ceza tayin edilmesinde,4- Sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2. cümle maddeleri gereğince verilen 2 ay hapis cezasından, aynı Kanun'un 43. maddesi gereğince 1/4 oranında arttırım yapıldığında, 2 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ceza tayin edilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, .... Sulh Ceza Mahkemesinin 22/04/2008 tarihli kararıyla, her iki suçtan hapis cezası verilerek cezalarının ertelendiği, yüze karşı verilen kararın o yer Cumhuriyet savcısınca süresinden sonra temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 12.02.2013 tarihli kararıyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, bu şekilde kesinleşen kararın infazı sırasında her iki suç yönünden kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:a- Tehdit suçundan eksik ceza tayini ve ertelemede çelişki oluşturulması,b- Hakaret suçundan eksik ceza tayini ve denetim süresinin hatalı belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Ancak, hükümdeki her hukuka aykırılık, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasayolunun olağanüstü bir yasayolu olması nedeniyle Kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006-227/228 sayılı kararında açıklandığı üzere; yargılama yöntemine veya cezalandırmaya ilişkin hükmün belirli biçimde takdir edilmesinden kaynaklanan değerlendirme hataları "hukuki yanılgı" oluşturmakta iken; isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında "maddi yanılgı" veya ''yazım hatası" diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir mercii tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan mercii tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları ayrı ayrı incelendiğinde, 1- Tehdit suçundan kurulan hükümde ertelemede çelişki oluşturulması,İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan verilen hapis cezası ile ilgili olarak, sanığın pişmanlığı nedeniyle ileride suç işlemekten çekineceği konusunda mahkemede kanaat oluştuğundan, cezasının ertelenmesine karar verildiği, tehdit suçundan hükmolunan hapis cezası yönünden de, hükmün B-4. bölümünde aynı gerekçeye yer verilerek 2 ay 1 günlük cezasının ertelendiği, ancak bilgisayar kullanımında gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle, aynı bölümün 7. bendinde “yasal olanak olmadığından cezasının ertelenmemesine” ibaresinin, başka bir ilamdan kopyalanarak kararda unutulmuş olduğu görülmektedir. Her iki suç yönünden kullanılan gerekçelerin olumlu ve aynı oluşu dikkate alındığında her iki hüküm yönünden de erteleme kararı verilmiş olduğu ilk bakışta anlaşılmaktadır. Esasen dosyada ertelemeye engel bir durum da bulunmamaktadır. Bu nedenle kararda yer alan ve tehdit suçu açısından tereddüt oluşturan yazım hatasının mahallinde mahkemesince her aşamada düzeltilebileceği, konunun ciddi hukuka aykırılıkların incelenerek ülke sathında uygulama birliğinin sağlanmasını amaçlayan ve olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır. 2- Her iki suç yönünden eksik cezaya hükmolunması,Mahkemece TCK'nın 61. maddesindeki sıralamaya riayet edilmeyerek ve hesap hatası yapılmak suretiyle, hakaret suçundan, TCK'nın 125/1-4, 43. maddeleri uyarınca, 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına hükmolunması gerekirken, 1 yıl 15 gün hapis cezası verildiği, tehdit suçundan ise, TCK'nın 106/1-2. cümle, 43, 62. maddeleri uyarınca, 2 ay 2 gün hapis cezasına hükmolunması gerekirken, 2 ay 1 gün hapis cezası verildiği görülmektedir. 3- Hakaret suçundan cezası ertelenen sanık hakkında, eksik denetim süresi belirlenmesi,5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin 3. fıkrasında “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı mahkum olunan ceza süresinden az olamaz” hükmüne yer verilmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.05.2010 tarih ve 4/87-112 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nın 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir.Bu nedenle ertelemenin yasal sonucu olmasından ötürü zorunlu olarak hükmedilmesi gereken “denetim süresi”ne ilişkin hataların, infaz aşamasında ve 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan, bu husus “aleyhe değiştirme yasağına” konu oluşturmayacaktır.Ayrıca kanun yararına bozma yoluna başvurulması için hukuka aykırılığın başka bir yol ile giderilmesine imkan bulunmaması gereklidir. Hukuka aykırılığın olağan kanun yolları ile denetlenip giderilmesi imkanının bulunması durumunda kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır. 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun “Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlıklı 98. maddesinde; “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 101. maddesinde de duruşma yapılmaksızın verilecek bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğu düzenlenmiştir.Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere, denetim süresinin mahkûmiyetin yasal sonucu olması, kazanılmış hakka konu olmaması ve infaz aşamasında bu konuda karar alınma olanağının bulunması karşısında, bu hususa yönelik talebin kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği itiraz yazısındaki düşünce yukarıdaki açıklamalara göre kısmen yerinde görüldüğünden,1- Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında,..... Sulh Ceza Mahkemesinin 22/04/2008 tarihli ve 2008/71 esas, 2008/174 sayılı kararının, CMK'nın 309. maddesi uyarınca, (3 ve 4) nolu kanun yararına bozma istemleri yönünden aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA,2- Denetim süresinin eksik belirlenmesine yönelik hukuka aykırılığın, infaz sırasında alınacak kararla giderilebilecek nitelikte bulunması, tehdit suçunda ertelemede çelişki oluşturan hükmün B-7. bölümünün ise, yazım hatası olup mahallinde düzeltilebileceğinden bu konulardaki (1 ve 2) nolu kanun yararına bozma istemlerinin REDDİNE,3- Kararın öbür yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.