Tebliğname No : 3 - 2013/329176MAHKEMESİ : Eskişehir(Kapatılan) 4. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2013/321 (E) ve 2013/1236 (K)SUÇ : HakaretYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,1-Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda, sanığın "sen kim oluyorsun da benim ifademi alacaksın, sicilini ver, emniyet müdürüne şikayet edeceğim” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı sözler niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Kabule göre de;a) TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde TCK'nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip aynı Kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkeside gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasından hapis cezasının alt sınırının bir yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak adli para cezası tercih edilmesi halinde suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihinden sonra ise, gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı biçimde yetersiz gerekçeyle hapis cezasının tercih edilmesi, b) Seçimlik ceza öngören suçlarda hapis cezasının tercih edilmesi halinde TCK’nın 50/2. maddesi uyarınca, bu cezanın ancak adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilebileceğinin gözetilmemesi, c) Dosyada müşteki sanık olarak beyanları alınan H.. K.. ve Ö.. K..'ın olaya ilişkin beyanları tespit edilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması, d) Kısa süreli hapis cezasından çevrilip ödenmeyen adli para cezalarının nasıl infaz edileceğinin 5275 sayılı CGTİK’nın 109 ve bu Kanunun uygulanmasını öngören, 20.03.2006 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren 2006/10218 numaralı Tüzüğün 51. maddesinde belirtildiği ve hükmün kesinleşmesinden sonra C.Savcılığının görevi dahilinde değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi,Kanuna aykırı ve sanık A.. T.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.