########################################Tehdit suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun'un 58/6. maddesine göre cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli ve 2014/202 esas, 2014/213 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/10/2015 gün ve 313831 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın tekerrüre esas alınan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2012 tarihli ve 2011/807 esas, 2012/274 sayılı kararı ile verilen 2.000 Türk lirası adli para cezasının, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesinde yer alan "Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz." şeklindeki hüküm gereğince kesin olduğu ve tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit ve yaralama suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Simav Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli kararıyla, hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre sanığın mernis adresine tebliğ edildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, bu kararın infazı sırasında o yer Cumhuriyet Başsavcılığının bildirimi üzerine, tekerrür hükmüne yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte olan adli para cezasına ilişkin ilamın, tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Buna göre, hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İncelenen dosyada, sanığın yokluğunda verilen kararın, taşınmış olduğu şerhi düşülen MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre 02.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Yasa yoluna başvuru hakkının kullanılabilmesi açısından anılan tebliğin yasa ve yönteme uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Yargılama safhasında sanığa MERNİS adresi üzerinden ulaşılamaması üzerine yakalama kararı çıkarıldığı ve 23.07.2014 tarihinde İstanbul'da yakalandığında, ... Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği ifadesinde, ikamet adresi olarak, "..." adresini bildirdiği, ancak sanığın yokluğunda verilen kararın bu adrese tebliğ için gönderilmediği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10 maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." hükmüne yer verilmiştir. Kanun yararına bozulması istenen 13.11.2014 tarihli gerekçeli kararın, sanığın yukarıda yer verilen en son adresine tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde bilgi veya belge bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar karşısında, sanığın yokluğunda verilen kararın, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre doğrudan MERNİS adresine tebliğ edilmesinin hukuken geçersiz olduğu, bu çerçevede, kararın sanık ...'ye usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kararın henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,2- Dosyanın, inceleme konusu karara karşı kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık ...'ye bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile, süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.