########################################Tehdit suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 50/1-d maddesi gereğince 2 ay 15 gün süre ile belirli yerlere gitmekten yasaklanmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 10/10/2013 tarihli ve 2013/551 esas, 2013/781 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06/10/2015 gün ve 312532 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Kayden 10/01/1996 doğumlu olup, suçun işlendiği 08/04/2013 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamasında,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/2. maddesindeki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olan suça sürüklenen çocuğa baro tarafından zorunlu müdafii atanmasının istenmesi gerekirken, sanığın sorgusunun müdafii olmaksızın yapılıp hüküm kurularak savunma hakkının kısıtlanmasında, isabet görülmemiştir.”denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 10/10/2013 tarihli kararıyla, hapis cezasından çevrilme seçenek yaptırıma karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, bu cezanın infazı sırasında sanık hakkında yaş küçüklüğü indirimi yapılmadığı gerekçesiyle ilgili kararın kanun yararına bozulması talep edilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/06/2014 tarihli ilk istem yazısıyla Dairemize gönderilen dosyada, kanun yararına bozma istemine konu edilmeyen başka bir hukuka aykırılık tespit edildiğinden dosya Adalet Bakanlığına iade edilmiştir. Belirtilen eksiklik giderilerek yeniden hazırlanan kanun yararına bozma istemi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/10/2015 tarihli 2. istem yazısıyla Dairemize gönderilmiştir.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında, TCK’nın 31/3. maddesinin uygulanmamasına ve yargılama sırasında, CMK’nın 150/2. maddesindeki amir hükme aykırı olarak, müdafii görevlendirilmemesine yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın “müdafiin görevlendirilmesi” başlıklı 150. maddesinde; “(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafii seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir......” hükümleri yer almaktadır.İnceleme konusu somut olayda; dosya içerisinde yer alan nüfus kaydına göre, 10.01.1996 doğumlu olup, 08.04.2013 günlü suç tarihine göre 18 yaşından küçük olan sanığa, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/2. maddesi gereğince, istemi aranmaksızın baro tarafından müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, sanığın sorgusunun müdafii olmaksızın yapılıp, hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması ve yaş küçüklüğüne bağlı yasal indirim uygulanmaması hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Tehdit suçundan sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10/10/2013 tarihli ve 2013/551 esas, 2013/781 sayılı kararın, savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle, KANUN YARARINA BOZULMASINA, 2-Bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.