########################################Tehdit suçundan sanık ...'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. cümle, 29/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 51/1. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine, anılan Kanun'un 53/1-a-b-d-e bendinde belirtilen haklarından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli ve 2014/98 esas, 2014/319 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/09/2015 gün ve 306168 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,1-5237 sayılı Kanun'un 53/4. maddesinde yer alan "Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme karşısında, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, aynı Kanun'un 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında,2-Sanık hakkında kısa süreli hapis cezasına hükmedilerek ertelendiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle 5237 sayılı Kanun'un 50. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağının tespiti, akabinde ertelemeye ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, somut dosya kapsamına göre uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı Kanun'un 50/4. maddesi gereğince anılan Kanun'un 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay:Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli kararı ile, 3 ay 22 gün hapis cezası verilerek, cezasının ertelendiği, sanık Mustafa'nın yüzüne karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, bu cezanın infazı aşamasında, o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:a- Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesine,b- TCK'nın 50. maddesi uyarınca, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken gerekçede hataya düşülmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:1- Hak yoksunluklarının değerlendirilmesi;5237 sayılı TCK'nın 49. maddesinin 2. fıkrasında, “hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun'un hak yoksunluklarına ilişkin 53/4. maddesinde ise, "Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz" hükmü düzenlenmiştir.İnceleme konusu somut olayda; tehdit suçundan yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında, 106/1-1. cümle, 29/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis cezası verilerek, bu cezanın ertelenmiş olması karşısında, TCK’nın 53. maddesinin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.2- Seçenek yaptırımlara ilişkin başvurunun değerlendirilmesi;Anayasanın 141/3. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK'nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, cezanın bireyselleştirilmesine yönelik istemlerin kabul veya reddinde gerekçe gösterilmesinin zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı Kanun’un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.İnceleme konusu somut olayda; tehdit suçundan sanık ... hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. cümle, 29/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis cezası verilerek, aynı Kanun'un 51/1. maddesi gereğince cezasının ertelendiği ve kısa süreli hapis cezası ertelendiğinden TCK'nın 50/4. maddesi uyarınca, TCK'nın 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre cezanın kişiselleştirilmesidir. Hâkim, kısa süreli hapis cezasının, hapis cezası olarak infaz edilmesi yerine, cezayı kişiselleştirerek daha etkili, caydırıcı ve ıslah edici olduğu kanaati ile cezayı seçenek yaptırıma çevirmektedir.Somut olayda mahkeme, sanığın kişiliğini ve pişmanlık duymasını dikkate alarak cezanın bireyselleştirilmesinde lehe olan hükümleri uygulamakla birlikte, seçenek yaptırımları uygulamamış ve uygulamama gerekçesini yazarken, maddede yer verilen yasal gerekçeleri irdelemeden, kısa süreli hapis cezasının ertelenmiş olmasını dikkate alarak gerekçede hataya düşmüştür.Bu çerçevede, mahkemece yazılan hatalı gerekçenin CMK’nın 230. maddesindeki unsurları içermemesi ve bu durumun aynı Kanun’un 289/1-g maddesine göre hukuka kesin aykırılık halini oluşturması karşısında, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Tehdit suçundan sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli ve 2014/98 esas, 2014/319 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2-Anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.