Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30227 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10018 - Esas Yıl 2014





Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair...Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 30.04.2012 tarih ve 2012/88 Esas 2012/259 Karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 23.12.2013 gün ve 2012/29305 Esas 2013/33302 Karar sayılı kararıyla; "Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Olay günü karakola gelen şüphelinin, kendisine nereye gideceğini soran karakol çevre koruma nöbetçisi olan müştekiye hitaben “sana ne lan sen kimsin ben istediğim yere gider istediğim yerden çıkarım bana kimse karışamaz” şeklindeki kaba sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici nitelikte olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,Kanuna aykırı ve sanık ...'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA" oy birliği ile karar verilmiştir.I- İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/02/2014 tarih ve 2012/166476 sayılı yazısı ile;5237 sayılı TCK'nın 125/1 maddesinde hakaret suçunun maddi unsurunu belirleyen seçimlik hareketlerin, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma şeklinde düzenlenmiştir.Hakaret suçunda korunan hukuki değer kişilerin, şeref haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer kişiler nezdinde varolan saygınlığıdır. Hakaret suçunun düzenlendiği bölümün başlığı " şerefe karşı işlenen suçlar" dır. Bu bölümde yer alan suçlar bireylerin toplum nezdindeki değerlerini ve kendi iç dünyasında varolan değerleri korumayı amaçlamaktadır. Hukuk düzeni her insanın ve diğer varlıkların, saygın ve onur sahibi olduğunu kabul etmektedir. Şeref kavramı sözü edilen kişinin hem iç dünyasında hemde toplumda varolan değerlerine herkesin saygı göstermesi şeklinde tanımlanmaktadır.Hakaret suçunun suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Hakaret suçunu oluşturan eylem, sanık açısından ifade hürriyetinin sınırlarının sona erdiği, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları ihlal edici nitelikte olduğu durumlarda suç teşkil ettiği gözönüne alınarak, eleştiriye katlanabilirlik ve hoşgörü sınırının, belirlenmesi sanık ile mağdurun karşılıklı haklarının dengelenmesini gerektirmektedir. Maddi olayda, sanık ...'ın saat 15:45 sıralarında kullandığı ... plakalı aracını emniyete ait karakol binasının oto parkına park ederek aracından indiği, karakol dış koruma nöbeti tutan müşteki görevli polis memurunun sanığa arabasını buraya park edemeyeceğini söylemesi üzerine, aracına tekrar binerek araca patinaj yaptırarak hızlı ve kontrolsüz bir şekilde caddeye çıktığı ve bitişikte bulunan tarım kredi kooperatifi önüne aracını trafik akışını engelleyecek şekilde park ettiği ve araçtan inerek karakola yöneldiği, müşteki tarafından nereye gittiğinin kiminle görüşeceğinin sorulması üzerine sanığın, müştekiye hitaben "Sana ne lan, sen kimsin, ben istediğim yere gider istediğim yerden çıkarım bana kimse karışamaz" şeklinde sarf ettiği sözlerin, müşteki polis memurunun saygınlığını rencide edici nitelikte şeref ve haysiyetlerini incitici nitelikte olduğu ve hakaret suçunu oluşturduğu ve kişinin görevli polis memurunun uyarılarına karşı daha hassas olması ve saygısızca karşılık vermemesi gerekmektedir aksi halde kamu otoritesinin tesis edilmesi oldukça zor hale gelecektir.Bu itibarla sanığın görevliye karşı sarf edilen sözlerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olduğu ve hakaret suçunun yasal öğelerinin oluştuğu nedenle, sanık hakkında hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmelidir.Bu itibarla, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23/12/2013 gün ve 2012/29305 Esas, 2013/33302 Karar sayılı kararının kaldırılması gerekmektedir ve bu nedenle anılan karara itiraz edilmiştir.SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan gerekçeler ve tüm dosya kapsamına göre,1- İtirazımızın KABULÜNE,2-Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23/12/2013 gün ve 2012/29305 Esas, 2013/33302 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,3-... Sulh Ceza Mahkemesinin 30/04/2012 tarih, 2012/88 E- 2012/259 K sayılı ilamıyla sanık ... hakkında TCK'nın 125/1-3/a, 125/4 ve 52. maddelerinden verilen 11 Ay 20 Gün hapis cezasından TCK'nın 50/1-a maddesi uyarınca çevrilen 7000 TL adli para cezasına mahkumiyete ilişkin kararın ONANMASINA karar verilmesi,4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, hakaret suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulmasına dair, Dairemizin 23/12/2013 tarihli kararına ilişkindir.III- KARAR5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “ Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; olay günü park yeri meselesi yüzünden sanık ile karakol çevre koruma nöbetçisi olan müşteki polis memuru arasında bir tartışmanın gerçekleştiği, park ettiği aracı sert bir şekilde geri manevrayla bulunduğu yerden alarak başka bir yere park edip karakola gelen sanığın, kendisine nereye gideceğini soran müştekiye hitaben “sana ne lan sen kimsin ben istediğim yere gider istediğim yerden çıkarım bana kimse karışamaz” şeklindeki sözlerinin rahatsız edici ve ağır eleştiri olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak söylenen bu sözlerin somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde olmadığı gibi, söylendiği yer ve zaman da gözetildiğinde onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek ağırlıkta sövme fiili olarak kabulü de suçla korunmak istenen değeri ölçüsüz bir şekilde genişletmek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran evrensel hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum olacaktır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ifade özgürlüğüne ilişkin Sözleşmenin 10. maddesini yorumlarken, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumunun karakteristik özelliklerinden olduğunu, bu değerlere sahip olmayan sistemin demokratik toplum olarak adlandırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların bu değerlere aykırı düşmemesi ve meşru amaçla orantılı olması gerektiğini, sadece zararsız ve lehte olan düşünceler değil, devlet veya toplumun bir bölümü için rahatsız edici, saldırgan veya şok edici düşüncelerin de maddenin korumasına gireceğini belirtmektedir. (Handyside v Birleşik Krallık A 24 (1976); 1 EHRR 737 para: 49 PC.)Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, yargı kararı ve açıklamalar ışığında, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek;Dairemizin 23.12.2013 tarih ve 2012/29305 Esas 2013/33302 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.