Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 29358 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29376 - Esas Yıl 2013





Hakaret suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2010 tarih ve 2009/416 esas, 2010/333 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/09/2013 gün ve 279757 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 8. maddesinde, "Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır." aynı Kanun'un 9. maddesinde, "Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir." ve 5237 sayılı Kanun'un 129/3. maddesinde, "Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi hâlinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir." şeklindeki düzenlemeler karşısında aynı konuda, tarafları ve suç tarihleri aynı olan derdest ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/1429 esas sayılı dosyası mahkemece celp edilerek, yargılamanın birleştirilmesi ve sanık lehine olan 5237 sayılı Kanun'un 129/3. maddesindeki karşılıklı hakaret hükmünün somut olaya uygulanma koşullarının tartışılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2010 tarihli kararıyla 1.500 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10.04.2013 tarihli kararıyla, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verildiği, infaz aşamasında aynı konuda taraflar arasında devam eden başka bir mahkemenin dava dosyasındaki bağlantı nedeniyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Sanık ... ile katılan ...arasında farklı mahkemelerde devam eden davalar arasında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 8. maddesi uyarınca bağlantı bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, hükmün kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.III- Hukuksal Değerlendirme: Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; ... Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2010 tarihli kararı ile sanığa hakaret suçundan doğrudan 1.500 Türk lirası adli para cezası verildiği, sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilen bu kararın süresinde temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10.04.2013 tarihli kararıyla, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.Ancak, Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarih ve 2006/65 esas, 2009/114 sayılı kararıyla iki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümlerin temyiz olunamayacağına ilişkin, CMK’nın 305/2. maddesinin iptaline karar verildiği, bu kararın 07/10/2010 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarih ile 5320 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin yürürlüğe girdiği 14/04/2011 tarihleri arasında, tüm hükümlerin miktarına bakılmaksızın temyizi kabil olduğu, bu nedenle sanık müdafiinin süresinde yaptığı temyiz isteminin esastan incelenmesi gerektiği, Dairemizin ret kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Bu itibarla, 31/12/2010 olan karar tarihine göre, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasına ilişkin hükmün temyizi kabil olduğu, sanık müdafiinin de süresinde temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından, hükmün esastan incelenmesi gerektiği, diğer bir deyişle temyiz sürecinin henüz tamamlanmadığı ve CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yolunun açık olması karşısında, hükmün kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün temyiz safhasının tamamlanmamış olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,2- Dosyanın CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yoluna başvurulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 16.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.