Tebliğname No : KYB - 2014/360809Tehdit suçundan sanık E.. O..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1, 43/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tabî tutulmasına dair, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/04/2014 tarih ve 2009/1315 esas, 2014/206 sayılı kararına karşı, sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli ve 2014/929 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2014 gün ve 360809 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Sanık müdafiince sanığın beraat etmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulması üzerine İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği sanığa sorulmadan karar verildiği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık müdafii Avukat A.. Ç..'nun 08/04/2014 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini istediği, bu yönüyle merciin itirazı kabul gerekçesinin doğru olmadığı anlaşılmakla itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık E.. O.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/04/2014 tarihli kararıyla, hapis cezasıyla cezalandırılmasına, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafiinin karara itirazı üzerine, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli kararı ile, sanıktan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Koşullar arasında yer almayan “sanığın kabul etmesi” şartı, 22.07.2010 kabul tarihli 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasına eklenmiş ve bu değişikliğin gerekçesi olarak, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir.” denilmiştir.Uygulamada “sanığın kabul etmesi” ibaresi, sanığın itirazının bulunmaması şeklinde yorumlanmaktadır. Diğer bir deyişle sanıktan sorulmadığı halde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar sanığa tebliğ edildiği halde itirazda bulunulmamış ise, objektif koşulların gerçekleştiği kabul edilmektedir.Maddede açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, bu husus öncelikle hazır bulunan sanıktan sorulmalıdır. Sanığın savunması önceden alınmış ve bu husus sorulmamış ise, adil yargılama yapılmasının bir uzantısı olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun ne olduğu ve sonuçları açıklamalı bir yazıyla sanığa bildirilebilecektir. Ancak yasada tebligat yapılmasına ilişkin açık bir hüküm ve zorunluluk bulunmadığından, bilgilendirme amacıyla yapılan bu tebligat sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde yorumlanmamalıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıktan sorulamadığı durumlarda, bulunması halinde müdafiinden de sorulabilecektir. Ancak bu hususta sanık ile müdafiinin iradesi çatıştığında, yasada açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, sanığın iradesine üstünlük tanınacaktır.İnceleme konusu somut olayda; suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık E.. O.. hakkında, somut zarar suçu olmayan tehdit suçundan 6 ay 7 gün hapis cezası verildiği, savunma tarihi itibariyle yürürlükte bulunmadığı için sanıktan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulamadığı, ancak sanığın hazır olmadığı 08.04.2014 tarihli celsede, sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği ve mahkemece verilen karara da sanığın beraat etmesi gerektiği yönünde itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.Anılan bu objektif koşulların yanı sıra mahkemece takdire dayalı subjektif koşul da ortaya konularak, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine karşın, itiraz merciince “sanıktan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulmadığı” şeklindeki dosya içeriğiyle uyumlu olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılması hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2014 tarihli ve 2014/929 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 07/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.