Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28503 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5989 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : KYB - 2015/55291Tehdit suçundan sanık R.. R..'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, (kapatılan) İstanbul Anadolu 29. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/06/2014 tarihli ve 2014/183 esas, 2014/678 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.02.2015 gün ve 55291 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında düzenlenen iddianamede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle maddesine yer verilerek basit tehdit suçundan dava açıldığı halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, yazılı şekilde cezalandırılarak savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık R.. R.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 29. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/06/2014 tarihli kararıyla, hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında tehdit suçu yönünden ek savunma hakkı verilmeden, daha ağır sevk maddesiyle uygulama yapıldığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Sanık hakkında sair tehdit suçundan TCK’nın 106/1-2. cümlesi uyarınca dava açılmasına karşın, iddianamede sevk maddesi olarak yer verilmeyen TCK'nın 106/1. maddesinin, birinci cümlesinin ek savunma hakkı verilmeden uygulanması suretiyle, savunma hakkının kısıtlanmasına ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde; “1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.2)Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.3)Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.4)Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafiye yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir. İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında düzenlenen 10.02.2014 tarihli iddianamede, sair tehdit suçundan TCK'nın 106/1-(2. cümle) maddesi uyarınca dava açılmasına karşın, iddianamede sevk maddesi olarak yer verilmeyen ve daha ağır yaptırım içeren TCK'nın 106/1. maddesinin, ek savunma hakkı verilmeden uygulanması suretiyle, savunma hakkının kısıtlanması hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Tehdit suçundan sanık R.. R.. hakkında, (kapatılan) İstanbul Anadolu 29. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/06/2014 tarihli ve 2014/183 esas, 2014/678 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2- Bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 07/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.