Hakaret suçundan sanık ...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 266/3. maddesi uyarınca 3 ay hapis ve 343 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine dair, ...Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarih ve 2004/387 esas, 2010/56 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.09.2013 gün ve 257199 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın avukat olan katılana görevinden dolayı hakaret ettiği kabul edilerek 765 sayılı Kanun'un 266/3. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, anılan maddede hapis cezasının alt sınırı 6 ay olduğu olduğu halde 3 ay hapis cezası verilmek suretiyle eksik ceza tayininde isabet görülmemişse de, olağanüstü ve istisnaî kanun yolu olan kanun yararına bozmanın aleyhe tesir etmeyeceği ve sonuca etkili bir durum meydana getirmeyeceği düşünülerek yapılan incelemede,1-5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9/3. maddesindeki "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir." şeklindeki düzenleme gözetilmeksizin, san??ğa 765 sayılı Kanun'a göre verilen hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesi gereğince ertelenerek karma uygulama yapılmak suretiyle karar verilmesinde,2-Suç tarihinde yürürlükte bulunan 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesi gereğince para cezasının da ertelenmesi mümkün olduğu halde, hapis cezası ertelenen sanık hakkındaki para cezası ertelenmeyerek aleyhe sonuç doğuracak şekilde karar verilmesinde,İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ...Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarihli kararıyla, eski TCK hükümleri lehe kabul edilerek, 765 sayılı TCK'nın 266/3. maddesi uyarınca hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanık müdafii tarafından süresinden sonra temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.02.2013 tarihli kararıyla temyiz isteminin süreden reddine karar verildiği, bu şekilde kesinleşen kararın para cezası yönünden infaza gönderilmesi üzerine, o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca karma uygulama yapılması nedeniyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:01.06.2005 tarihinden önce işlenen kamu görevlisine hakaret suçundan kurulan hükümde, lehe yasa mukayesesi yapılırken karma uygulama yapılmasına yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.02.2012 gün ve 8/336-53 sayılı kararında belirtildiği üzere, ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasanın uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren yasanın geçmiş suçlara uygulanabilmesi, lehe sonuç doğurması halinde mümkündür. Şayet önceki ve sonraki yasalara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise sonraki yasanın uygulanması olanaklı değildir.Ceza yasalarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar, yürürlükten kalkmış bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2. maddesi ile 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde benzer biçimde düzenlenmiştir. Her iki maddede de; ceza hukukunun en önemli ilkesi olan, ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, failin lehine olan yasanın geçmişe etkili olması “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.Lehe olan yasanın belirlenmesine ilişkin olan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinin; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” hükmü, 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve öğretide bu konuda ileri sürülen görüşler birlikte değerlendirildiğinde, lehe yasanın belirlenmesi amacıyla sabit kabul edilen maddi olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan yasalar ile sonradan yürürlüğe giren yasaların hiçbir hükmü karıştırılmadan bir bütün halinde uygulanması ve uygulama sonucunda ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında 06.03.2003 tarihinde müşteki avukatı arayarak hakaret ettiği iddiasıyla açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, sanığın 765 sayılı TCK'nın 266/3. maddesi uyarınca hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiş, adli para cezası ise ertelenmemiştir.765 sayılı TCK’da “koşullu bir af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde, “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirdiği takdirde cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere göre, suç tarihi itibariyle yürürlükte olup, atılı suç için öngörülen cezanın alt sınırları itibariyle lehe olduğunda tereddüt bulunmayan 765 sayılı Kanun uyarınca hüküm kurulmakla, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca erteleme kararı verilmesi gerekirken, karma uygulama yapılarak, 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca yalnızca hapis cezasının ertelenmesine karar verilerek, 5252 sayılı Kanun'un 9/3. maddesine aykırı davranılması hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, ...Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarih ve 2004/387 esas, 2010/56 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2- Anılan Kanun maddesinin 4/d fıkrası gereğince karardaki hukuka aykırılık hükümlüye daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle; sanık hakkında 765 sayılı Kanun'un 266/3. maddesi uyarınca hükmolunan 3 ay hapis ve 343 Türk lirası adli para cezasının, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca ERTELENMESİNE, 3- Kararın öbür yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.