Kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2-3-a, 125/1, 106/1, 50/1-a, 62 ve 52/2 maddeleri gereğince, 3.000 Türk lirası (iki kez ) ve 1.500 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının aynı Kanun'un 58/7. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair, ...Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2012 tarih ve 2012/72 esas, 2012/546 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2013 gün ve 246575 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;1-Sanığa yüklenen tehdit suçu bakımından, gerekçe kısmında katılana yönelik "yaptıklarından bıktım, seni öldüreceğim" dediği kabul edilerek 5237 sayılı Kanun'un 106/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği cihetle, anılan maddede yazılı cezanın "altı aydan iki yıla kadar hapis cezası" olması karşısında, tehdit suçu yönünden temel cezanın "6 ay adlî para" cezası olarak belirlenmesinde,2-5237 sayılı Kanun'un 58/6. maddesine göre, tekerrür hâlinde hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının kanunda gösterilen şekilde yapılması gerektiği biçimindeki düzenlemeler doğrultusunda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108/1-c maddesinde, tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan süreli hapis cezasının dörtte üçünün infaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, şartla salıverilmeden yararlanılabileceği ancak aynı maddenin 2. fıkrasına göre, tekerrür sebebiyle şartla salıverme süresine eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağına dair hükümler içerdiği nazara alındığında, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanabilmesi için hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği cihetle, hakkında para cezasına hükmedilen sanığın cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ...Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2012 tarihli kararıyla, adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilerek, adli sicil kaydında yer alan ilamları nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanığın mernis adresine 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirildiği, infaz aşamasında, o yer Cumhuriyet başsavcılığınca tekerrür hükümlerine yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Temel ceza olarak hürriyeti bağlayıcı cezanın öngörüldüğü TCK'nın 106/1. maddesi uyarınca uygulama yapılırken, cezanın gün adli para cezası olarak seçilmesi ve koşulları oluşmamasına karşın, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dair hukuka aykırılıklara ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; ...Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2012 tarihli kararıyla, sanık hakkında adli para cezasıyla birlikte TCK'nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği ancak yoklukta verilen bu kararda kanun yolu bildiriminin, hükmolunan para cezalarının miktarına göre kesin olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.Mahkemenin güvenlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı CMK’nın 223/1. maddesi uyarınca hüküm niteliğinde olduğundan, temyiz kanun yoluna tabidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.2005 gün ve 140/143 sayılı kararında, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirlerinin, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracağı belirtilmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.07.2009 tarih ve 2009/7-133 esas, 2009/204 sayılı kararında ise; “Yasayolunun yanlış gösterilmiş olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkını” düzenleyen 6. maddesi ile bu hakkın kapsamına yeni bir yorum getiren, Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokolün 2. maddesine, 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın 40/2. maddesine ve 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ile 232/6. maddelerine açıkça aykırılık oluşturduğundan, belirtilen durumun 5271 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni sayılması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.Bu durumda, 5271 sayılı CMK’nın 40. maddesindeki açık düzenleme uyarınca, yasayolunun yanlış bildirilmesinin, hiç bildirilmemesi ile eş değerde olduğu nazara alınarak bu durumun eski hale getirme nedenini oluşturduğu kabul edilmeli, bu yola başvurabilmelerinin sağlanması açısından eksikliği gidermeye yeterli meşruhatlı duyuru ile taraflar bilgilendirilmelidir.” şeklindeki gerekçesiyle, kanunyolu bildiriminin usulüne uygun yapılmadığı durumlarda hükümlerin kesinleşmediğine karar verilmiştir. Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan hükümde, yasayolu bildiriminin taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,2-Dosyanın, kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi gerçekleştirilerek, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.