Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2766 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 9511 - Esas Yıl 2008





Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; 1- 1512 sayılı Noterlik Yasasının 52.maddesinde yer alan "noterler, kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapamazlar" hükmü uyarınca, noterlik işlemlerinde kanunlarda öngörülen emredici hükümlerin gözetilmesi ve bunlara aykırı işlem yapılmaması zorunluluğu bulunmaktadır. Dosyada bulunan, arsa sahipleri ile müteahhit arasında yapılan sözleşme dolayısıyla müteahhide verilen ve noterlikte düzenlenen özel vekaletnamede, müteahhide "yapı denetim elemanları ile her türlü sözleşmeyi yapmaya" da yetki verildiği, böylece vekaletnamenin 4708 sayılı Yapı Denetimi Yasasının 2.maddesinde bulunan "Yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemez." biçimindeki emredici düzenlemeye aykırı olarak düzenlendiğinin anlaşılmasına ve Noter başkatibi olan sanık A... Sevim'in aşamalarda, yapı denetim kuruluşuyla ilgili olarak müteahhide vekalet verilmesinin yasaya uygun bulunmadığını açıklamasına karşın, ısrar edilmesi nedeniyle işlemi yaptığını savunması ve katılanların bu usulsüz işlem nedeniyle inşaatın geciktiğini, zarar gördüklerini ileri sürmeleri karşısında, sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY'nın görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, ancak anılan hükmün karşılığını oluşturan 5237 sayılı TCY'nın 257/1.maddesinde suçun gerçekleşmesi için görevin gereğine aykırı davranmaktan başka suç nedeniyle kişilerin mağduriyetine, kişilere haksız kazanç sağlanmasına veya kamu zararına neden olunmasının gerekmesi nedeniyle, dosyadaki kanıtlar incelenerek ve gerekirse suç öğeleri yönünden gereken inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasaya aykırı ve yetersiz gerekçelerle beraat kararı verilmesi,2- 1512 sayılı Noterlik Yasasının 160.maddesinde; "noterlik dairesinde çalışan katip ve katip adaylarının görevlerinden dolayı işledikleri suçlara iştiraki bulunmayan hallerde noter, bu kimseler üzerindeki gözetim ve denetim görevini yerine getirmediği sabit olduğu takdirde, Türk Ceza Kanunu'nun 230.maddesi hükmüne göre sorumludur." denilmektedir. 765 sayılı TCY'nın 230.maddesinin karşılığını ise 5237 sayılı TCY'nın 257/2.maddesi oluşturmaktadır. Anılan 257/2.madde uyarınca noterin ihmali davranışla görevi kötüye kullandığının kabul edilebilmesi için; görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olduğunun ya da kişilere haksız bir kazanç sağladığının saptanması gerekmektedir.Dosyada, noter olan sanık İ... Arıkan'ın işlem sırasında dairede bulunmaması nedeniyle işlemi denetleme olanağı bulunmadığına yönelik savunması esas alınarak ve eylemin tek vekaletle sınırlı bulunması nedeniyle denetim görevini ihmal ettiğinin sabit görülemediği belirtilerek beraat hükmü kurulmuş ise de, katılan A... Sanlı'nın, işlem sırasında sanığın dairedeki odasında camlı bölmede bulunduğunu ve ayrıca müteahhidin açıklamalarında tüm diğer işlerini de benzeri biçimde yaptığını söylediğinden, aynı noterlikçe müteahhide yönelik olarak düzenlenen diğer vekaletnamelerin de benzeri biçimde düzenlenmiş olabileceğini ileri sürmesi karşısında, belirtilen hususlar araştırılıp tartışılmadan, yetersiz inceleme ve gerekçeyle görevi savsama suçundan beraat kararı verilmesi,Yasaya aykırı ve katılanlar Y.. Balta ve A.. Sanlı'nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.