Suça sürüklenen çocuk ... hakkında konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan kamu davası açılmadığı anlaşıldığından, bu suçtan karar verilmesine yer olmadığına dair, ... Çocuk Mahkemesinin 25/02/2013 tarihli ve 2011/1252 esas, 2013/196 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.06.2013 gün ve 225196 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre; 17/10/2011 tarihli iddianamede, suça sürüklenen çocuğun olay günü müştekiye ait eve girerek televizyon çaldığı sırada yakalandığından bahsedildiği, konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun düzenlendiği 5237 sayılı Kanun'un 116/1. maddesinin sevk maddelerinde gösterildiği ve suça sürüklenen çocuğun sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasının talep edildiği gözetilmeden, konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan işin esasına girip hüküm kurmak yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Suça sürüklenen çocuk ... hakkında, konut dokunulmazlığını ihlâl ve hırsızlık suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, ... Çocuk Mahkemesinin 25/02/2013 tarihli kararıyla, hırsızlık suçundan mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ise kamu davası açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.10.2011 tarihli iddianamede her iki eyleminde anlatılmış olmasına karşın, mahkemece konut dokunulmazlığını ihlal suçundan hüküm kurulmadığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan açılmış bir davanın bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.CMK'nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.İnceleme konusu somut olayda; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 17.10.2011 tarihli iddianamesiyle, suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kamu davası açıldığı, iddianamede olayın “ Olay günü ss çocuğun müştekiye ait 1044. Sokak üzerindeki evine girerek TV çaldığı sırada yakalandığı anlaşılmıştır.” şeklinde anlatıldığı, iddianame başlığında suç adının, hırsızlık ve eve girmek olarak gösterildiği, sevk maddelerinde ise TCK'nın 116/1 ve 142/1-b-1 maddelerine yer verildiği görülmektedir.Her ne kadar ... Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 17.10.2011 tarihli iddianamede, CMK'nın 170. maddesindeki bir takım unsurlara yer verilmeyerek, yüklenen suçu oluşturan olaylar detaylandırılmamış ve mevcut delillerle ilişkilendirilip açıklanmayarak özensiz bir iddianame hazırlanmış ise de, iddianamede suç adı olarak hem hırsızlık hem de 'eve girmek' şeklinde konut dokunulmazlığını ihlal suçuna yer verilmesi, sevk maddeleri olarak, TCK'nın 142/1-b ve 116/1. maddelerinin ayrı ayrı gösterilmiş olması dikkate alındığında, Cumhuriyet Başsavcılığının her iki suçtan da kamu davası açma iradesinin bulunduğu anlaşılmıştır.Bu itibarla, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 17.10.2011 tarihli iddianamede, hem hırsızlık hem de konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kamu davası açılmasına karşın, iddianamede ayrıca ve açıkça konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kamu davası açılmadığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ... Çocuk Mahkemesinin 25/02/2013 tarih ve 2011/1252 esas, 2013/196 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.