Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 106/l-2.cümle, 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 Türk lirası ve 600 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, sanık müdafii kabul etmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/09/2012 tarihli ve 2011/603 esas, 2012/920 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/09/2013 gün ve 258060 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 27/09/2012 tarihli duruşmada sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın sabıkasının bulunmadığı ve suç nedeniyle oluşmuş maddi bir zarar da bulunmadığı cihetle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.09.2012 tarihli kararıyla adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık müdafii kabul etmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, hüküm tarihi itibariyle cezaların kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verildiği, kesinleşen bu kararın infazı sırasında, CMK'nın 231. maddesinin talep edilmiş olmasına karşın hatalı gerekçeyle uygulanmadığından, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında hakaret ve tehdit suçlarından ayrı ayrı adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı, hakaret ve tehdit suçlarının somut zarar suçu olmadığı anlaşılmaktadır. Sanık müdafii de 27/09/2012 tarihli duruşmada CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasını talep etmiştir. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, “sanık müdafiinin kabul etmediği” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında, .... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/09/2012 tarih ve 2011/603 esas, 2012/920 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.