Tebliğname No : KYB - 2014/364473Tehdit suçundan sanık E.. K..'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Kelkit Sulh Ceza Mahkemesinin 28/05/2014 tarihli ve 2009/55 esas, 2014/51 sayılı kararına karşı, o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın reddine dair, Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli ve 2014/34 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/11/2014 gün ve 364473 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın adlî sicil kaydında muhtelif kasıtlı suçlardan cezasının bulunması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-a bendinde yer alan, "Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması," koşulunun olayda gerçekleşmemiş olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık Eyüp Kara hakkında yapılan yargılama sonucunda, Kelkit Sulh Ceza Mahkemesinin 28/05/2014 tarihli kararıyla, 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, O Yer Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunduğu gerekçesiyle karara itiraz edilmesi üzerine, Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek, itirazın reddine karar veren merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.İnceleme konusu somut olayda; sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde, suç tarihi itibariyle iki adet ilamın bulunduğu, bunlardan birinin, Çatalca Sulh Ceza Mahkemesinin 20.03.2007 tarih ve 2005/479 esas, 2007/115 karar sayılı ilamı ile yaralama suçundan verilen erteli 3 ay 22 gün hapis cezasına ilişkin olup, kararın 16.05.2007 tarihinde kesinleştiği, diğer ilamın, Çatalca Sulh Ceza Mahkemesinin 25.05.2007 tarih ve 2006/344 esas, 2007/218 karar sayılı ilamı ile yaralama suçundan verilen, hapis cezasından çevrili seçenek yaptırıma ilişkin olup, kararın 23.07.2007 tarihinde kesinleştiği, inceleme konusu tehdit suçunun ise 19.08.2008 tarihinde işlendiği görülmektedir.Bu itibarla, sanığın adli sicil kaydında yer alan bu ilamların, CMK’nın 231/6-a maddesi kapsamında kasıtlı suçtan mahkumiyet olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli ve 2014/34 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, müteakip işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.