Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26674 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 35846 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : KYB - 2014/252526Tehdit suçundan sanık M. F.'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Keban Asliye Ceza Mahkemesinin 06/03/2008 tarihli ve 2008/2-15 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle ihbarda bulunulması üzerine, dosyanın yeniden ele alınarak 765 sayılı Kanun'un 102/1-4 ve 104/3. maddeleri uyarınca zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın düşmesine ilişkin, aynı Mahkemenin 25/02/2014 tarihli ve 2013/36 esas, 2014/19 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/07/2014 gün ve 252526 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/8. fıkrasında yer alan "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur......Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur." şeklindeki düzenlemeye nazaran, dosya kapsamına göre sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği, dolayısıyla denetim süresinin işlemeye başladığı 13/04/2010 tarihinde ilama konu suça ilişkin zamanaşımı süresinin durduğu, sanığın deneme süresi içerisinde 05/09/2011 tarihinde işlediği 6136 sayılı Kanuna Muhalefet Suçundan dolayı cezalandırılmasına dair, Keban Sulh Ceza Mahkemesinin 03/05/2012 tarihli ve 2012/8-26 sayılı kararının, 12/06/2013 tarihinde kesinleşmesi ile birlikte zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başlayacağı cihetle, 10/12/2003 tarihinde işlenen tehdit suçuna ilişkin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/1-4 ve 104/3. maddelerinde öngörülen kesintili zamanaşımı süresinin karar tarihinde dolmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay:Tehdit suçundan sanık M. F. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Keban Asliye Ceza Mahkemesinin 06/03/2008 tarihli kararıyla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın 05.09.2011 tarihinde işlemiş olduğu kasıtlı bir suç nedeniyle mahkum edilmesi üzerine, dosyanın yeniden ele alındığı ve aynı mahkemenin 25/02/2014 tarihli kararıyla zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, temyiz edilmeksizin kesinleşen bu karara karşı, zamanaşımının dolmadığı gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde, zamanaşımı süresinin hangi tarihler arasında duracağının belirlenmesine ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; " Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur." 10. fıkrasında; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” 11. fıkrasında; " Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükümleri yer almaktadır.İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında 06.03.2008 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddi kararı üzerine 13.04.2010 tarihinde kesinleştiği, bilahare sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde 05.09.2011 tarihinde kasıtlı bir suç işleyerek, Keban Sulh Ceza Mahkemesinin 03.05.2012 tarihli kararıyla mahkum edildiği, kararın 12.06.2013 tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesinin onama kararıyla kesinleşmesi üzerine mahkemesine ihbarda bulunulduğu, mahkemesince dosya yeniden ele alınarak duruşma açıldığı ve 25.02.2014 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği görülmektedir.Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde, zamanaşımı süresinin hangi tarihler arasında duracağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 231/8. maddesinde, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur …Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere denetim süresi içerisinde duracak olan zamanaşımının başlangıç ve bitiş tarihleri maddede açık bir şekilde düzenlenmemiştir.Öğreti ve uygulamada bu konuda farklı görüşlere yer verilmekle birlikte özellikle iki görüşün ön plana çıktığı görülmektedir. Bu görüşlerden birine göre, zamanaşımı süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle, ikinci suçun işlendiği tarihler arasında duracak, diğer bir görüşe göre ise, zamanaşımı süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle, ikinci suçtan verilen mahkumiyet kararının kesinleştiği tarihler arasında duracaktır.Bu görüşlerden ilkinin uygulanması halinde zamanaşımının durduğu süre az olacağı için sanık lehine sonuç doğuracaktır. Ancak tartışma konusu zamanaşımına ilişkin olduğundan TCK’nın bu konuya ilişkin maddelerinin de incelenmesi gerekmektedir. 5237 sayılı TCK’nın “Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi” başlıklı 67. maddesinde; “ Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre, soruşturma veya kovuşturma engelinin bulunması halinde (izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucunun beklenmesi) soruşturma veya kovuşturmaya elde olmayan nedenlerle devam edilemediğinden, dava zamanaşımı süresi duracaktır.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi üzerine başlayan denetim süresi içerisinde, kasıtlı yeni bir suç işlendiğinde yasa gereği hükmün açıklanması gerekmektedir. Ancak evrensel masumiyet karinesi ilkesi gereğince, kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmadan hükmün açıklanması halinde ileride telafisi imkansız zararlar doğabilecektir. Bu nedenle kovuşturmaya devam edilebilmesi için başka bir mercide devam eden bu yargılamanın sonucu beklenmelidir. Bu sürecin beklenmesi ikinci suçun işlenmesiyle ilintili olduğundan, artık inkitaa uğrayan denetim süresi (yetişkinler için 5 yıl, çocuklar için 3 yıl) dikkate alınmayacak, sanığın içinde bulunduğu yeni durum ( bekletici mesele) nin sonucu beklenecektir.Bu itibarla, kovuşturma yapılmasına elde olmayan nedenlerle engel olan bekletici meselenin halli gerektiğinden, TCK’nın 67. maddesindeki düzenleme de göz önünde bulundurularak, zamanaşımı süresinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden başlayarak, ikinci suçtan verilen mahkumiyet kararının kesinleştiği tarihe kadar durduğunu kabul etmek gerekmektedir.Aksi durumun kabulü halinde, kendisine tanınan olumlu bir statüyü kasıtlı bir suç işleyerek ihlal eden sanığın eylemine, yasa gereği zorunlu olarak bağlanan hükmün açıklanması şeklindeki müeyyide, bir çok durumda zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle sonuçsuz kalacaktır.Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 13.04.2010 tarihi ile, ikinci suçtan verilen mahkumiyet kararının kesinleştiği 12.06.2013 tarihleri arasında zamanaşımı süresi durduğundan, düşme kararının verildiği 25.02.2014 tarihi itibariyle uzayan zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı gözetilmeden, zamanaşımının durduğu süreler hatalı değerlendirilerek düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Tehdit suçundan sanık M.. F.. hakkında, Keban Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2014 tarihli ve 2013/36 esas, 2014/19 sayılı kararının, CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,2-Kararın davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki hükümlere yönelik olması nedeniyle, aynı Kanun maddesinin 4–c bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmamasına ve yeniden yargılama yapılmamasına, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.