Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25858 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 39598 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : KYB - 2014/300579Tehdit suçundan sanık A. A.. B..'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-(2.cümle), 62 ve 52. maddeleri uyarınca 500 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Afşin Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli ve 2013/63 esas, 2013/258 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2014 gün ve 300579 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz." şeklindeki 73/1. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki 223/8. maddesi birlikte nazara alındığında, somut olayda müştekinin şikâyette bulunduğu 17/01/2013 tarihli ifadesinde, şüphelinin kendisini 2011 yılı Ağustos ayında babası aracılığı ile "onu işinden edeceğim" demek suretiyle soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit suçunu işlediğini beyan etmesi karşısında, şikâyetin 6 aylık süre geçtikten sonra yapıldığı gözetilmeden, sanık hakkında düşme yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık Ahmet A.. B.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Afşin Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli kararı ile, adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen ve hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte olan bu kararın infazı sırasında, 6 aylık şikayet süresinin geçmiş olmasına karşın bu husus gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturması şikayete bağlı olan sair tehdit suçunda, altı aylık hak düşürücü şikayet süresinin geçmiş olmasına karşın, mahkumiyet hükmü kurulmasına dair hukuka aykırılığa ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5237 sayılı TCK'nın 106/1-2 cümlesinde, "...malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur."Aynı Kanun’un 73. maddesinde, "(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar." hükümlerine yer verildiği,5271 sayılı CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasında ise,"...Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir." hükümleri düzenlenmiştir.İncelenen dosyada; sanığın, müştekiye iletilmek üzere "benim paramı ödemezse onu işinden edeceğim" diyerek tehdit ettiği iddiasıyla, 5237 sayılı TCK'nın 106/1-2. cümlesi uyarınca kamu davası açıldığı ve aynı maddeler uyarınca mahkumiyet hükmü kurulduğu görülmektedir. Ancak sanığa isnad edilen sair tehdit suçu, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardandır. Dolayısıyla bu suçtan kamu davası açılabilmesi için yetkili kişinin altı aylık şikayet süresi içerisinde merciine şikayette bulunması gerekmektedir. Somut olayda, müşteki S. Ö.’in 04.09.2012 tarihli dilekçesiyle Siirt Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek sanık hakkında şikayetçi olduğu, dilekçede ve aşamalardaki ifadelere göre telefonla tehdit suçunun suç tarihinin ise Ağustos 2011 olarak belirtildiği görülmektedir. Bu durumda suçun işlendiği tarih ile şikayet tarihi arasında altı aylık yasal hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- Tehdit suçundan sanık Ahmet A.. B.. hakkında, Afşin Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli ve 2013/63 esas, 2013/258 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Anılan Kanun maddesinin 4/d fıkrası uyarınca karardaki hukuka aykırılık, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle; sanık hakkında tehdit suçundan açılan kamu davasının, TCK’nın 73/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE,3- Bu suçtan hükmolunan cezanın kaldırılmasına, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.