Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25857 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 39589 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : KYB - 2014/281890Tehdit ve hakaret suçlarından sanık H.. K..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2-1, 106/1, 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis ve 2.000 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli ve 2011/839 esas, 2013/829 sayılı kararına yönelik temyiz talebinin reddine ilişkin, aynı Mahkemenin 31/03/2014 tarihli ve 2011/839 esas, 2013/829 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/09/2014 gün ve 281890 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Sanık H.. K..'ın yokluğunda verilen kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, 6099 sayılı Kanun'un 9. maddesiyle değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan, "(1) Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (2) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." hükmü dikkate alındığında, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, olmadığının tespiti hâlinde ancak 35. maddeye göre eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceğinden, yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, anılan kararın bu haliyle kesinleşmemiş bulunduğu cihetle, temyiz talebinin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit ve hakaret suçlarından sanık H.. K.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli kararıyla, hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinden sonra kesinleştirme işlemi yapılarak infaza gönderildiği, sanığın cezaevinden gönderdiği 18.03.2014 tarihli dilekçesiyle tebligatın usulsüz olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunması üzerine, aynı mahkemenin 31.03.2014 tarihli ek kararıyla istemin reddine karar verildiği, akabinde bu karara karşı tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca sanığın yokluğunda yapılan tebligatın hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, kararın kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.III- Hukuksal Değerlendirme:Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli kararı ile sanık H.. K..'ın tehdit suçundan, 6 ay 7 gün hapis, hakaret suçundan ise 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sorgu adresinden taşınmış olan sanığa, MERNİS sisteminde kayıtlı adresinin de bulunmaması nedeniyle gerekçeli kararın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinden sonra kesinleştirme işlemi yapılarak infaza gönderildiği, sanığın cezaevinden gönderdiği 18.03.2014 tarihli dilekçesiyle tebligatın usulsüz olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunması üzerine, aynı mahkemenin 31.03.2014 tarihli ek kararıyla istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Ancak temyiz isteminin reddine dair kararın, 03.04.2014 tarihinde cezaevi aracılığıyla sanığa tebliğ edilmesi üzerine, sanığın 07.04.2014 tarihinde bu karara itiraz niteliğinde dilekçe gönderdiği, temyiz isteminin reddine ilişkin kararın temyizi kabil olması ve temyiz istemiyle birlikte talep edilen eski hale getirme talebi hususunda karar verilmek üzere, dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi gerekirken, hukuken geçersiz nitelikte ek kararlar verilerek, dosyanın kanun yararına bozma yoluna gönderildiği görülmektedir. Bu itibarla, kanun yararına bozma yoluna istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilmesi nedeniyle, temyiz yolu açık olan ret kararına yönelik sanığın vaki itirazı uyarınca, dosyanın olağan kanun yolu sürecinin tamamlanması için Yargıtay'a gönderilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, olağan kanun yolu sürecinin tamamlanmamış olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a gönderilmesini teminen mahalline iadesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.