########################################Silahla tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/01/2015 tarihli ve 2014/85001 soruşturma, 2015/3598 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine dair, Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/03/2015 tarihli ve 2015/472 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/09/2015 gün ve 285227 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesine göre, Cumhuriyet savcısı suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı ve maddî gerçeğin araştırılması ile adil bir yargılamanın yapılabilmesi için şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü bulunduğu cihetle, somut olayda müştekiler ... 01/12/2014 tarihinde alınan ifadelerinde, benzer şekilde şüphelinin sinkaflı sözlerle hakaret ettiğini, silah çekmek suretiyle tehditte bulunduğunu ve silahın fiziki özelliklerinin belirtildiği gözetildiğinde, suçta kullanıldığı iddia olunan silah hakkında arama ve el koyma işlemlerinin yapılarak, silahın ele geçmesi halinde silahla birlikte müştekilere teşhis işleminin yaptırılması, olayın tek görgü tanığı olan ...'ın yeminli tanık beyanına başvurulması, olaya ilişkin apartman güvenlik kamera görüntüleri mevcut olup olmadığının araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesini sağlamak için itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay:Silahla tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 23/01/2015 tarihli kararıyla, soyut iddia dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müştekilerin karara süresinde itirazı üzerine, Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/03/2015 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki ...'nın eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müştekiler tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun’la değişik “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;“(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. (4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir. Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.CMK’nın 170/2. maddesine göre; kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir. İnceleme konusu somut olayda; müştekiler ... kollukta vermiş oldukları ifadelerinde; şüpheli ... ile aynı sitede oturduklarını, site yönetiminin genel kurul kararıyla, merkezi sistem sıcak kullanımını bireysele çevirdiğini, bu nedenle kazanın kapatıldığını, ancak bu karara uymayan şüpheli ...in yanına daha önceden apartman görevlisi olarak çalışan ...'i alarak kazan dairesine gidip sıcak suyu yeniden açmaya çalıştığını, bunun üzerine müştekiler olarak hep birlikte yanına giderek engel olmak istediklerinde, şüpheli Şerif'in sinkaflı sözlerle hakaret ettikten sonra, namlusu metalik renkte olan bir silahı çıkararak ölümle tehdit ettiğini, olayın büyümemesi için polis çağırdıklarını beyan ettikleri, şüpheli Şerif'in, ruhsatlı silahının olduğunu ve yaşanan olayı doğrulamakla birlikte suçlamaları kabul etmediği, tanık ... da kazan dairesine gelen müştekiler ile şüpheli arasında tartışma yaşandığını ve müşteki ... ile şüphelinin birbirlerini ittirdiklerini gördüğünü, ancak kazanın gürültüsünden söylenenleri duyamadığını ifade ettiği görülmektedir. Dosyaya ibraz edilen site yönetimine ait karar tutanaklarına göre de, merkezi su sistemindeki değişiklikten doğan sorunların ve olay günü yaşanan tartışmanın kayıtlara yansıdığı görülmektedir.Dosyada yer alan bu delillerin, iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturması karşısında, şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığının lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekirken, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısına tanınan delilleri takdir yetkisi aşılarak, soyut iddia dışında delil bulunmadığı gerekçesine dayalı, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar yerinde görülmediğinden, bu karara yönelik itirazın reddine ilişkin hakimlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Bursa 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/03/2015 tarihli ve 2015/472 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.