Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2447 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25233 - Esas Yıl 2015
Tehdit suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/l-2.cümle, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 52/4. maddesi uyarınca cezasının 2 eşit taksitle tahsiline dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2013/40 esas, 2014/97 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/09/2015 gün ve 293129 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “5237 sayılı Kanun'un 52/4 maddesinde yer alan "Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz" şeklindeki amir hüküm karşısında, sanık aleyhine olacak şekilde para cezasının birbirini takip eden aylarda 2 eşit taksitle tahsiline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Suşehri Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli kararıyla, hapis cezasından çevrili 500 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanığa tebliğ edilerek kesinleştirilmesinden sonra, bu kararın infazı sırasında o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, taksit miktarındaki hukuka aykırılık nedeniyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Adli para cezasının taksitler halinde tahsiline karar verilmesine karşın, taksit miktarının TCK’nın 52/4. maddesindeki amir hüküm uyarınca, dörtten az olamayacağının gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 14/07/2009 tarihli ilk Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan 11.04.2014 tarihli kararın, katılanlar ...'na tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği 2-Dosyanın, inceleme konusu karara karşı kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile katılanlar Hanife Köroğlu ve Selim Köroğlu'na bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.