Konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 116/4, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 04/12/2012 tarih ve 2012/530 esas, 2012/769 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2013 gün ve 171250 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında “Dosya kapsamına göre, sanık ...'ün kayden 01/01/1989 doğumlu olup suçun işlendiği 01/02/2006 tarihi itibariyle 15-18 yaş grubu aralığında bulunduğu, sanığın adlî sicil kaydında yer alan mahkûmiyet kayıtlarının hapis cezasına ilişkin olmayıp adlî para cezalarına ilişkin olduğu, dolayısıyla sanığın daha önceden hapis cezasına mahkûm olmadığının da anlaşılması karşısında, sanık hakkında hükmolunan 6 ay 20 gün kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 50/3. maddesi gereğince aynı Kanun'un 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeksizin, sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Konut dokunulmazlığını ihlâl etme suçundan suça sürüklenen çocuk ...’ün yapılan yargılama sonucunda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 04/12/2012 tarihli kararı ile sonuç olarak 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, bu kararın infazı aşamasında TCK’nın 50/3. maddesindeki seçenek yaptırımların uygulanması zorunluluğuna uyulmaması nedeniyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve daha önce hapis cezasına mahkum edilmeyen sanık hakkında, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 1. fıkrasında “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; a) Adlî para cezasına, b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine, c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir." 2. fıkrasında "Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez." 3. fıkrasında ise "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." hükümleri yer almaktadır.İncelenen somut olayda; anılan Kanun hükümleri dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeye göre, suçun işlendiği 01/02/2006 tarihinden önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanığa, 5237 sayılı TCK'nın 116/4, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca verilen 6 ay 20 gün hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesindeki amir hüküm gereğince, anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi, hukuka aykırıdır. Bununla birlikte, sanık hakkında koşulları oluşmadığı halde TCK'nın 53. maddesi uygulanmış ise de, kanun yararına bozma talebi yerinde görülerek, kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırıma çevrildiğinden ve bu durumda TCK'nın 53. maddesinin uygulanması sonuçsuz kaldığından, bu hususta ayrıca kanun yararına bozma talebinde bulunulmamıştır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- Konut dokunulmazlığını ihlâl suçuna sürüklenen çocuk ... hakkında, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04/12/2012 tarih ve 2012/530 esas, 2012/769 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Karardaki hukuka aykırılık suça sürüklenen çocuğa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, aynı kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca, dosyadaki belge ve bilgiler ile suça sürüklenen çocuğun kişisel, sosyal ve ekonomik durumu da gözetilerek, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan TCK'nın 116/4, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca verilen 6 ay 20 gün hapis cezasının, TCK'nın 50/1-a, 52/2 maddeleri uyarınca günlüğü takdiren 20 TL'den paraya çevrilerek, suça sürüklenen çocuğun 4.000 TL adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,3- TCK'nın 52/4. maddesi gereğince adli para cezasının aylık 24 eşit taksitler halinde ödenmesine, taksitlerden birisinin süresinde ödenmemesi durumunda geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceğinin bildirilmesine, kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.