Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23756 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25147 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : KYB - 2014/146308Tehdit suçundan şüpheliler Ö.. B.. ve S.. B.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 07/11/2013 tarihli ve 2013/97872 soruşturma, 2013/62646 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2013 tarihli ve 2013/1816 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/04/2014 gün ve 146308 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; müştekinin vermiş olduğu 31/07/2013 tarihli ek şikayet dilekçesinde yer alan, şüpheli Ö.. B..'ın arkadaşı M.A.S.'ı telefonla arayarak kendisini gıyabında tehdit ettiği yönündeki iddialarının adı geçen tanık beyanı ile doğrulanması karşısında, şüpheli Ö.. B.. hakkında tehdit suçundan kamu davası açmaya yeterli delil bulunduğu, delillerin takdir ve değerlendirme yetkisinin mahkemeye ait olduğu cihetle, itirazın kabulü ile kamu davasının açılmasına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay:Tehdit suçundan şüpheliler Ö.. B.. ve S.. B.. hakkında yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 07/11/2013 tarihli kararıyla, yeterli şüpheyi oluşturacak delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müşteki M. Ş. B.'ın karara süresinde itirazı üzerine, mercii Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2013 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müştekinin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara müşteki tarafından hatalı karar verildiği gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.CMK'nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;“(3) Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.(4) Mahkeme istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddî olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.İncelenen dosyada, müştekinin 31.07.2013 tarihli ek şikayet dilekçesinde şüpheli Ö.. B..'ın, arkadaşı tanık M. A. S.'ı telefonla arayarak, kendisini tehdit ettiğini iddia etmesi, tanık olarak dinlenen M. A. S.'ın da kollukta verdiği ifadesinde, şüpheli Ö.. B..'ın kendisini aradığını ve telefon konuşmasında müştekiyi kastederek “bu işten biz de zarar görürüz ancak kendisi daha kötü zarar görür” dediğini ileri sürerek olayı doğrulaması karşısında; CMK'nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli Ö.. B.. hakkında tehdit suçundan iddianame düzenlenebilmesi için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüpheli Ö.. B..'ın eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli Ö.. B.. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2013 tarihli ve 2013/1816 değişik iş sayılı kararının, şüpheli Ö.. B..’ın tehdit eylemi yönünden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.