Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 23595 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 36868 - Esas Yıl 2013
Tebliğname No : 4 - 2012/155783MAHKEMESİ : Niksar Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/03/2012NUMARASI : 2012/157 (E) ve 2012/142 (K)SUÇ : HakaretYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda, sanığın, Niksar Cumhuriyet Başsavcılığı'nda Zabıt Katibi olarak görev yaptığı, olay tarihinde rahatsızlığından dolayı rapor alıp, Adliye'den çıkış yaptığı, katılanın, sanığın raporunu görmek istemesi üzerine Adliye'ye geri geldiği ve yazı işleri müdürlüğüne bıraktığı raporu temin ederek katılana getirdiği, katılanın, raporu inceledikten sonra raporu yazı işleri müdürlüğü'ne götürebileceğini söylemesi üzerine sanığın, Cumhuriyet Savcısı'na hitaben söylediği " bu yaptığınız kıllıktır" " şeklindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu, disiplin cezasının geciktirdiği ve eylemde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Kabule göre de;a-Suçun işlendiği yer olan infaz kaleminin aleni yer olmadığı gözetilmeden, TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanması,b-TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK'nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip aynı Kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkeside gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasından hapis cezasının alt sınırının bir yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak adli para cezasının tercih edilmesi halinde, suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihinden sonra ise, gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı biçimde yetersiz gerekçeyle hapis cezasının tercih edilmesi, Kanuna aykırı ve sanık H.. Ç..'nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.