Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22760 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 36989 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hakaret, tehdit, yaralamaHÜKÜMLER : Beraat, düşmeYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre suça sürüklenen çocuğun karar başlığında müşteki olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilerek dosya görüşüldü:1-Suça sürüklenen çocuk hakkında hakaret suçundan kurulan düşme hükmünde;Suça sürüklenen çocuğun yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına bir hak vermeyeceğinden, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 309, 317. maddeleri uyarınca, O Yer Cumhuriyet Savcısının tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,2-Yaralama ve tehdit suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;a-18 yaşından küçük suça sürüklenen çocuğun yargılamasının çocuk mahkemesi sıfatı olmaksızın yapılması, suça sürüklenen çocuğun yargılandığı duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı bulundurularak, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 25. maddesine ve duruşmalar açık yapılarak, CMK'nın 234/2 ve 185. maddelerine aykırı davranılması,b-Suça sürüklenen çocuğun mağdura taş attığı ancak isabet ettiremediğinin kabul edilmesi karşısında eylemin 86/2,3-e, 35 maddeleri kapsamında kaldığı ve şikayete bağlı olmadığı gözetilmeden şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi,c-Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.Bu açıklamalar doğrultusunda, yargılama konusu olayda; suça sürüklenen çocuğun mağduru korkutmak amacıyla elinde sopayla kovaladığının kabul edilmesi karşısında öfkenin suç kastını ortadan kaldırmayacağı, tehdit suçunda tasarlama öğesinin bulunmadığı, ayrıca tehdidin objektif olarak korku yaratacak nitelikte bulunduğu gözetilmeden, “suça sürüklenen çocuğun müştekiyi tehdit kastı olmadığı” biçimindeki kanuni temelden yoksun gerekçeyle beraat kararı verilmesi,d-Suça sürüklenen çocuğun babası ...'in 21/07/2011 tarihli talimat duruşmasında suça sürüklenen çocuğun akli melekelerinin yerinde olmadığını, trafik kazası sonucu zaman zaman akli dengesini kaybettiğini belirtmesi karşısında, kazayı geçirdiği tarih de araştırılarak suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde yargılama konusu tehdit ve yaralama suçları yönünden TCK'nın 32. maddesi gereğince "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı" konusunda yöntemince rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.