Tebliğname No : 4 - 2011/24528MAHKEMESİ : Akyazı Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 11/03/2010NUMARASI : 2008/487 (E) ve 2010/177 (K)SUÇ : TehditYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Katılanların 28.07.2006 tarihli müşterek şikayet dilekçesinde sanık H.. K..’ün “oğlunu kaldıracağım, bir saat içinde bu parayı senden almasını bilirim” dediği ileri sürülmüş, katılan B.in kardeşi tanık N.. Ö..’ün, 09.10.2006 tarihli kolluk ifadesinde avukat bürosunda tehdit eylemi olduğuna dair herhangi bir anlatımı olmamasına karşın, 26.02.2008 tarihli savcılık ifadesinde ve duruşmada bu iddia doğrulanmış ise de, katılan B.’in, 04.10.2006 tarihli savcılık ifadesinde, sanık H. ve haklarında beraat kararı verilen diğer sanıkların telefon ederek kendisini tehdit ettiklerini, 20.05.2008 tarihli savcılık beyanında da benzer anlatımlarda bulunarak sanıkların ayrı ayrı arayarak telefonla hem kendisini hem de oğlu olan katılan M.. Ö..’ü tehdit ettiklerini ileri sürmüştür. Her ne kadar iddianame anlatımında, yüklenen suçun ne şekilde ve ne zaman işlendiğine dair bir açıklamaya yer verilmemiş ise de, “şüpheliler H.. K.., V.. Y.., C.. Ö.. ve M.. D..’nin müştekileri bir çok kez ölümle tehdit ettikleri” şeklindeki anlatım ile TCK’nın 106/2-c bendine dayanan sevk maddesinden, davanın telefonla gerçekleştirilen tehdit suçundan açıldığının kabulünün zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.Katılanların bildirdiği ve ilk kez duruşmada dinlenen tanıklar, farklı bir zamanda ve farklı bir yerde geçen tehdit olayına ilişkin anlatımda bulunmuşlar, tanık N.. Ö.., sanığın, avukatının bürosunda “eğer 5000 TL’yi bana vermeseydiniz, ben o dükkanı başınıza yıkardım” dediğini ifade etmiş, katılan M. ve B., duruşmada, hükmü temyiz etmeyen sanıkların huzurda ya da gıyapta tehdit eylemlerinin olmadığını ifade etmiş, katılan B.ayrıca sanığın, avukatının bürosunda iken kendi yüzüne karşı tehdit içeren sözler söylemediğini ileri sürmüştür.Dosyadaki tüm ifadeler, tarafların iddiaları ve olayın meydana geliş şekline göre, davanın, sanık ve haklarında beraat kararı verilen diğer sanıkların telefon ederek katılanları tehdit ettiği iddiasıyla açılması karşısında, sanığın, avukatının bürosunda tehdit suçunu işlediği kabul edilip CMK'nın 225/1. maddesine aykırı davranılarak mahkumiyet kararı verilmesi,2-Kabule göre de;a-Sanığın, hangi sözleri söyleyerek tehdit suçunu işlediğinin, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde hükmün gerekçesinde gösterilmemesi,b-Katılan B.. Ö..’ün, duruşma anlatımına göre sanığın, avukatının bürosunda sadece katılan H.'i yokluğunda tehdit etmesi karşısında, katılan M.. Ö..’ü tehdit etme eyleminden beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden bu hususta bir karar verilmemesi, bunun yanında aynı yerde ve aynı zaman dilimi içinde, sanığın birden fazla tehdit suçu işlediğinin kabul edilmesi durumunda, hukuki anlamda tek olan eylem nedeniyle TCK'nın 43. maddesi uygulanarak fazla cezaya hükmolunması ve gıyapta tehdit eyleminde iletme kastının ne şekilde oluştuğunun açıklanmaması,Kanuna aykırı ve sanık H.. K..'ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.