Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 219 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28682 - Esas Yıl 2012
Tebliğname No : 2 - 2011/103328MAHKEMESİ : Bünyan Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/07/2010NUMARASI : 2008/74 (E) ve 2010/101 (K)SUÇ : HakaretYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; 1- Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Muhtar olarak görev yapan sanığın kaymakam olan katılana elektronik posta ile gönderdiği tüm yazı içeriği ve özellikle “...son nefesimi vermeden şunları söylerim; kaymakam bey muhtara verdiğin bunca sıkıntıyı, hakareti, zulmü, kanunlardan aldığınız yetkiye dayanarak yaptınız. Bu sizin yaptıklarınızı ne bir devlet başkanı ne bir başbakan, cumhurbaşkanı ne de bir ülkenin kralı yapmaz. Siz kraldan da kralcı mısınız desem suç işlemiş olur muyum bey? Acaba bir yerine iki kez mi asardınız...” şeklindeki sözlerin, katılanın kendisini rencide etmesine yönelik, ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,2- Kabule göre de,a- Sanığın, kaymakam olarak görev yapan katılanın, vakıf toplantılarında şahsını rencide edici söz ve hareketlerde bulunduğunu savunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi üzerinde durulup, sanık lehine TCK'nın 129. maddesi gereğince, haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,b- TCK'nın 53/1-c maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,c- Tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunan sanık hakkında, TCK'nın 58. maddesinin tatbik edilmemesi,Kanuna aykırı ve sanık D.. Y..'ün temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken karşı temyiz olmadığından 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.