Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 213 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33356 - Esas Yıl 2013





Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanık N.. U.. hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın temyize konu edilmediği belirlenerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak gerekçesiz hüküm kurulması,2-Kabule göre de;a)Sanığın önce mağdur A..'ın yüzüne, diğer mağdur N.. U..'un ise gıyabında, her iki mağduru hedef alacak şekilde tehditte bulunduğu, daha sonra belediye binasının önünde bulunan mağdur N.. U..'a bu kez yüzüne karşı tehditte bulunduğu, ardından mağdur N.. U..'un evinin önüne giderek tekrar tehdit ettiği somut olayda sanığın, mağdur A..'a yönelik eyleminden dolayı TCK'nın 106/2-a, diğer mağdur N..'e yönelik eylemlerinden ise TCK'nın 106/2-a, 43/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, sanığın eyleminin tek suç olarak kabul edilerek, TCK'nın 43/2-1 maddesi uyarınca cezasının artırılmasıyla yetinilmesi, b)Sanığın, korkutmak amacıyla tabanca ile havaya bir el ateş etmekten ibaret eyleminin TCK'nın 106/2-a maddesinde tanımlanan silahla tehdit ve aynı Kanunun 170/1-c maddesinde tanımlanan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğu, bu durumda TCK'nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, kanuni olmayan gerekçe ile genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da hüküm kurulmuş olması, c)Sanık hakkında tehdit suçundan sonuç cezanın "2 yıl 1 ay hapis" yerine "1 yıl 13 ay hapis" olarak yanlış belirlenmesi,d)Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş ve O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık V.. D.. müdafinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.