Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 196 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28671 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 2 - 2011/90875MAHKEMESİ : Gölyaka(Kapatılan) Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 05/11/2010NUMARASI : 2010/113 (E) ve 2010/187 (K)SUÇ : HakaretYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanık hakkında 5271 Sayılı CMK'nın 231.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken, “Sanığın dosya içerisine yansıyan uslanmaz kişiliğine, suç işlemeye olan yatkınlığına, sanığın yargılama aşamasında elde edilen tutum ve davranışlarına göre ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememize tam bir vicdani kanaat gelmediğinden, bu aşamada cezaya hükmedilmesi gerekli görüldüğünden, sanığın atılı suç yönünden hiçbir samimi pişmanlık ve kabulü tespit edilemediğinden” biçiminde, takdiri indirim uygulanmasına karar verilirken olumlu olarak saptanan “cezanın geleceği üzerindeki etkisi” şeklindeki gerekçeler arasında çelişki bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmesi için, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanığın, daha önceki başvurusuna ilişkin soruşturma evrakının akıbetini sorması üzerine, Cumhuriyet Savcısı olan mağdurun "tebligatın çıkartıldığını, bunu kendisine değil postacıya sorması gerektiğini" söylemesi akabinde sanığın mağdura hitaben söylediği kabul edilen, "ne bileyim ben postacıyı, postacı mı geldi, bir avukat var işin içinde o yüzden dosyayı kapattınız, dilekçe yazacağım, sende işin içindesin, seni de yazacağım" şeklindeki ifadelerin bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, nezaket sınırlarını aşan ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,Kanuna aykırı, Üst Cumhuriyet Savcısı ve sanık C.. Y..'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.