Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1823 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 34212 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : YE - 2013/335273MAHKEMESİ :Eskişehir 2. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ :30/06/2009NUMARASI :2009/1147 - 2009/590SUÇ : HakaretHakaret suçundan sanık C.. A..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/3-a, 43/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 14 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/12 esas, 2006/461 karar sayılı ilâmı ile almış olduğu 320 Türk lirası para cezasının tekerrüre esas olması sebebiyle, cezasının aynı Kanun'un 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair, (ESKİŞEHİR 2. SULH CEZA MAHKEMESİNİN) 30/06/2009 tarih ve 2007/1147 esas, 2009/590 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2013 gün ve 335273 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305/1-1. bend ile 305/son maddelerine göre iki milyar liraya kadar olan para cezalarının kesin olması ve tekerrüre esas alınamayacak olmaları karşısında, sanığın sabıkasında bulunan ve tekerrüre esas alınan ilâmda hükmedilen para cezasının 320 Türk lirası olduğu nazara alındığında, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret suçundan sanık C.. A.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/06/2009 tarihli kararı ile 1 yıl 14 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2006 tarih ve 2006/12 esas, 2006/461 sayılı kararı tekerrüre esas olduğundan, sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, sanık müdafiinin yüzüne karşı verilen kararın süresinden sonra temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.04.2013 tarihli kararı ile ret kararının onanmasına karar verildiği, infaz aşamasında tekerrür hükmüne yönelik olarak kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Adli sicil kaydında yer alan ve hüküm tarihi itibariyle kesin olan para cezasına ilişkin ilamın, tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır." hükmüne yer verildiği, 5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK'nın 305/2 maddesinde (Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarihli ve 2006/65 E., 2009/114 K. sayılı iptal kararı öncesi) "İki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, temyiz olunamaz." Aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise "Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay'a başvurulabilir." hükümleri yer almaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2009 tarih ve 2009/2-115 sayılı kararında da, "5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde "Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmüne yer verilmesine karşın, "Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lirayı (2.000 TL'yi) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir" denilerek, 5237 sayılı TCK döneminde, hangi hükümlerin (Anayasa Mahkemesinin CMK’nın 305/2. maddesine yönelik iptal kararının yürürlüğe girdiği 07/10/2010 tarihi öncesinde) kesin nitelikte olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.İncelenen dosyada, mahkemece 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uygulamasına esas alınan önceki hükümlülüğün, sanığa Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2006 tarih ve 2006/12 esas, 2006/461 sayılı kararıyla, mühür bozma suçundan doğrudan verilen 320 TL adli para cezasına ilişkin ve verildiği tarih itibariyle kesin nitelikte olduğu, bu nedenle sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Hakaret suçundan sanık C.. A.. hakkında, (ESKİŞEHİR 2. SULH CEZA MAHKEMESİNİN) 30/06/2009 tarih ve 2007/1147 esas, 2009/590 sayılı kararının, CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Karardaki hukuka aykırılığın aynı kanun maddesinin 4/d fıkrası gereğince Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısımların hükümden ÇIKARILMASINA, karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.