Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1537 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33507 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2012/36335MAHKEMESİ : Balıkesir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/11/2011NUMARASI : 2011/154 (E) ve 2011/207 (K)Suç : TehditYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Katılanın, şikayet dilekçesinde ve soruşturma aşamasındaki anlatımında; eşi olan sanığın 18.06.2010 tarihinde kendisini tabanca ile yaraladıktan sonra …. 74 84 numaralı cep telefonundan defalarca kendisini arayarak “Eve dönmesini, davadan vazgeçmesini yoksa öldüreceğini söylediği” şeklinde anlatımda bulunduğu, duruşma aşamasındaki anlatımında; 18.06.2010 tarihinde meydana gelen yaralama eylemi sonrasında sanığın ev telefonunu arayarak tehdit ettiğini ileri sürdüğü, katılanın anne ve babası olan tanıkların ise soruşturma aşamasında sanığın tehdit ettiğinden bahsetmedikleri, çekinme hakkı hatırlatılmadan alınan duruşma ifadelerinde ise tanık Ş.. G..’in, sanığın, kızı olan katılan yoğun bakımda iken 3 kez arayarak tehdit ettiğini, katılan hastaneden çıktıktan sonra da ev telefonunu arayarak tehdit ettiğini beyan etmesi, diğer tanık R.. G..’in, sanığın tehdit eylemine tanık olmadığını bildirmesi, katılana ait … 74 84 numaralı cep telefonunun 01.04.2010-27.10.2010 tarihleri arasındaki arama aranma kayıtlarında yer alan numaraların herhangi birinin sanığa ait olduğunun iddia edilmemesi, sanığın da eşini kendisini aldattığı için başka bir yargılamaya konu yaralama eylemini gerçekleştirdiğini, buna ilişkin tanıkları olduğunu, yaralamadan sonra yurt dışında bulunduğunu, tehdit etmediğini savunması karşısında; dosyada bulunan katılanın cep telefonuna ait arama-aranma kaydında bulunan aramalardan hangisinin sanığa ait olduğu açıklattırılmadan, ev telefonunun arama-aranma kayıtları dosyaya getirtilip incelenmeden, mevcut kanıtlarda sanıklar açısından bir değişiklik olmadığı halde “tanık anlatımlarında çelişki bulunması gerekçesiyle” temyiz incelemesi dışında olan sanık Ö.. K.. hakkında beraat kararı verilirken, mevcut kanıtların, sanık S.. K.. hakkında neden çelişkili olmadığı ve ne şekilde yüklenen suçu ispatladığı da açıklanmadan eksik inceleme ve çelişkili değerlendirmelerle mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Sanığın, henüz eşinden boşanmadan önce dinlenen ve sanığın kayınpederi ile kayınvalidesi olan tanıklar R.. G.. ile Ş.. G..’e, tanıklıktan ve yeminden çekinme hakkı hatırlatılmadan dinlenilmek sureti ile CMK’nın 45/1-c ve 51 maddelerine aykırı davranılması, 3-TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında sayılan hususlar TCK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve deliller birlikte değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle ilgili yasa maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının kullanılması gerekirken, TCK'nın 61/1. Maddesindeki yasal ibareler, sanığın fiiliyle ilişkilendirilerek somutlaştırılmadan tekrarlanması suretiyle ve hukuki dayanaktan yoksun soyut gerekçelerle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi,4-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş ve sanık S.. K.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 01/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.