Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27187 - Esas Yıl 2015
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; hüküm tarihi itibariyle onsekiz yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocuk hakkında kapalı yapılması gereken bazı duruşmalar açık yapılmış ise de, bu hususun telafisi mümkün olmadığından bozma yapılamayacağı anlaşılmış, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Suça sürüklenen çocuğun, katılan A.. Ç..’e karşı işlediği kabul edilen 04.01.2013 ve 05.01.2013 tarihli tehdit eylemlerini gerçekleştirdiği tarih itibariyle henüz onbeş yaşını doldurmadığı anlaşılmakla, bu eylemler yönünden TCK’nın 31/2. maddesi yerine 31/3. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini,2-Suça sürüklenen çocuk hakkında 04.01.2013 ve 05.01.2013 tarihli eylemlere ilişkin iddianame içeriği, katılanların anlatımı ve hâkim önünde gerçekleşen ikrara dayalı savunmaya göre, suça sürüklenen çocuğun, 04.01.2013 tarihinde katılan A.. Ç..’i iki defa telefonla aramak ve 05.01.2013 tarihinde ise telefonla kısa mesaj göndermek suretiyle tehdit eylemini gerçekleştirmesi karşısında, hükmolunan cezanın TCK’nın 43/1. maddesi ile artırılması gerektiği gözetilmesi,3-Dosyada bulunan E.. Üniversitesi Tıp Fakültesine ait 07.06.2013 tarihli raporla aynı üniversiteye ait Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin 22.05.2014 tarihli raporları arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği yönünden, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz ve çelişkili raporlara dayanılarak hükümler kurulması,4-Suça sürüklenen çocuğun, katılan M.. Ç..’e karşı gerçekleştiği öldürmeye teşebbüs eylemi nedeniyle yargılandığı B.. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2013 tarihli duruşmasında katılan M.. Ç..’i tehdit ettiği, bu suç nedeniyle Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde “Beni daha önce dövmüştü ben bu nedenle müştekinin iş yerine av tüfeği ile ateş etmiştim. Bu olaydan sonra müşteki bana yönelik olarak herhangi bir eylemde bulunmadı” şeklindeki savunmada bulunması, duruşmada ise katılan Mevlana’nın kendisine karşı eyleminin nedeninin, çocuğu ile kavga etmesi olduğunu açıklaması, katılanların ise iddiaları reddetmeleri dikkate alındığında, B.. Ağır Ceza Mahkemesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verdiği suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydından anlaşılmakla, sanığa yönelmiş bir haksız hareketin sürekli sanık açısından haksız tahrik indirimi nedeni olamayacağı göz önüne alınarak, bu dosyanın gerekçeli kararı celp edilip, benzer savunmalar nedeniyle haksız tahrik indirimi uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak, savunmanın inandırıcılığı ve varsa haksız hareketler arasında dengenin bozulup bozulmadığı değerlendirilmek suretiyle suça sürüklenen çocuğun, katılan Mevlana’ya yönelik eyleminde haksız tahrik indirimi uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,5-Suça sürüklenen çocuğun, katılan ve ailesine yönelik olarak gerçekleştirdiği ısrarlı tehdit eylemleri nedeniyle arz ettiği tehlikelilik haline göre, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri gereğince hükmolunan cezalarda alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi, Kanuna aykırı ve suça sürüklenen çocuk R.. Ö.. müdafiinin temyiz nedenleri ile kısmen değişik gerekçelerle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp, karşı temyiz bulunmadığından CMUK’nın 326/son maddesi gözönüne alınarak sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.