ÖZET: İDDİANAMENİN AYRINTILI OLMASI, SANIĞA YÜKLENEN FİİLİN NELERDEN İBARET OLDUĞUNUN HİÇBİR DURAKSAMAYA MEYDAN VERMEYECEK ŞEKİLDE AÇIKLANMASI ZORUNLUDUR. SANIK SORGUSUNDAN ÖNCE İDDİANAME OKUNDUĞUNDA ÜZERİNE ATILI SUÇUN NE OLDUĞUNU ANLAMALI VE BUNA GÖRE SAVUNMASINI YAPABİLMELİ, KANITLARINI SUNMALIDIR. YÜKLENEN SUÇ BELİRSİZ OLMAMALI, AÇIK VE NET OLARAK BELİRLENMELİ, SAVUNMA HAKKI KISITLANMAMALIDIR. SUÇ YÜKLEME NİTELİĞİNE SAHİP OLMAYAN BELGE HUKUKEN İDDİANAME SAYILAMAYACAĞINDAN, USULÜNE UYGUN AÇILMAMIŞ BİR DAVADA HÜKÜM KURULMASININ AİHS’NİN ADİL YARGILANMAYI DÜZENLEYEN 6. MADDESİNE AYKIRILIK TEŞKİL EDECEĞİ GÖZETİLMELİDİR.AÇIKLAMALARLA DESTEKLENİP BİR KISMI FİİLİ OLGULARA DAYANAN ŞİKAYETE KONU İDDİALARIN İSPAT EDİLEMEMİŞ OLMASININ TEK BAŞINA İFTİRA SUÇUNUN OLUŞUMU İÇİN YETERLİ SAYILAMAYACAĞI GÖZETİLİP ANAYASAL BİR HAK OLAN ŞİKAYET HAKKININ KULLANILIP KULLANILMADIĞI TARTIŞILMALIDIR.5271 SAYILI CMK’NIN 5728 SAYILI YASA İLE DEĞİŞİK 231/6-(C) BENDİNDE BELİRTİLEN ZARAR KAVRAMI BELİRLENEBİLİR, ÖLÇÜLEBİLİR, SOMUT MADDİ ZARAR OLUP MANEVİ NİTELİKTEKİ ZARARI KAPSAMAMAKTADIR.Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1) CMK’nın 170/3-6 maddesi uyarınca iddianamede “Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeler, mevcut delillerle ilişkilendirilerek yüklenen suçu oluşturan olaylar” gösterilecek, aynı Yasa’nın 225. maddesine göre de hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilecektir.Yasal düzenlemelerde açıkça belirtildiği gibi, hükmün konusu iddianamede gösterilen eylemdir. İddianamede açıklanan fiilin dışına çıkılarak dava konusu yapılmayan bir eylem nedeniyle yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Bu nedenle iddianamenin ayrıntılı olması, sanığa yüklenen fiilin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açıklanması zorunludur. Sanık sorgusundan önce iddianame okunduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlamalı ve buna göre savunmasını yapabilmeli, kanıtlarını sunmalıdır. Yüklenen suç belirsiz olmamalı, açık ve net olarak belirlenmeli, savunma hakkı kısıtlanmamalıdır.Yargılamaya konu somut olayda; iddianamede, sanığın iftira suçunu oluşturan herhangi bir eyleminden bahsedilmeksizin sadece mağdur ve sanıkların ifadelerine yer verilerek, Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişinin iddialarla ilgili işlem yapılmasına yer olmadığına dair raporundan bahsedilerek sevk maddelerine göre cezalandırma isteme şeklindeki iddianamenin suç yükleme niteliğinde sayılamayacağı, dolayısıyla anılan belgenin hukuken iddianame sayılamayacağı gözetilmeden usulüne uygun açılmamış bir davada hüküm kurularak AİHS’nin adil yargılanmayı düzenleyen 6. maddesine aykırı davranılması,2) Kabule göre de;a) İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne verdiği dilekçede, eski nişanlısı olan katılan hakkında, katılanın kendisine anlattığını ileri sürdüğü açıklamalarla desteklediği bir kısmı fiili olgulara dayanan açıklamalara yer vermesi karşısında; şikayetine konu iddialarının ispat edilememiş olmasının tek başına suçun oluşumu için yeterli sayılamayacağı gözetilip Anayasal bir hak olan şikayet hakkını kullanıp kullanmadığı tartışılıp değerlendirilmeden ve iftira özel kastı ile hareket ettiğine ilişkin kanıtlar gösterilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi,b) 5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca, mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; sanığın, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunmaması, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi ve nihayet sanığın kabulü gerekmektedir. Önceki hükümlülük kararının yargılamaya konu suçtan sonra kesinleşmiş veya silinme koşullarının gerçekleşmiş olması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel oluşturmamaktadır. Maddenin 6/c fıkrasında belirtilen zarar kavramı ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 11-250/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi belirlenebilir, ölçülebilir, somut maddi zarar olup manevi nitelikteki zararı kapsamamaktadır.İncelenen dosyada, sanığa yükletilen iftira suçunun mağdurunun, ne şekilde maddi nitelikte bir zararının olduğu açıklanarak sanığın hukuksal durumunun, belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine “mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmediği” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Yasaya aykırı ve sanık Ş.Aylin müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.