MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Yaralama, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit, şantaj, konut dokunulmazlığının ihlali HÜKÜMLER : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre sanık ... hakkında silahla tehdit, sanık ... hakkında özel hayatın gizliliğinin ihlali eylemlerinden dolayı dava açılmasına karşın hüküm kurulmamış ise de, zamanaşımı süresi içerisinde karar verilebileceği ve bu konuda temyiz denetimine konu bir hüküm bulunmadığı anlaşılarak dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;1-Sanık ...’e yükletilen şantaj, yaralama, tehdit ve konut dokunulmazlığının ihlali, sanık ...’e yükletilen yaralama ve konut dokunulmazlığının ihlali eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,Cezaların yasal bağlamda uygulandığı,Anayasa Mahkemesi'nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014-140 esas, 2015/85 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının ve TCK 53/1-c maddesinde düzenlenen hak yoksunluğunun uygulanma süresi ve şeklinin Kanunda öngörülen biçimde infazda gözetilebileceği,Anlaşıldığından sanıklar ... ve ... müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 2-Sanık ...’in kişilerin huzur ve sükununu bozma ve özel hayatın gizliliğinin ihlali eylemlerinden kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanık ...’in silahla tehdit, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve şantaj eylemlerinden kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyizlere gelince, Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; a-Sanıkların, farklı zamanlarda ve birden çok kez telefon etme ve mesaj gönderme şeklinde gerçekleştirdiği, suça konu eylemlerinde, TCK'nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun “ısrar” öğesini oluşması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, aynı Kanunun 43/1. maddesinin tatbiki suretiyle fazla ceza belirlenmesi, b-Sanık ...’in katılan ...’la bir müddet birliktelik yaşadıkları, bu birliktelikleri sırasında yaşadıkları ilişkiye dair görüntülerin sanık ... tarafından kaydedildiği, 18.02.2010 tarihli bilirkişi raporunda CD içerisindeki cinsel içerikli bir takım görüntülerin kaydedildiğinin görüntülerdeki bayan tarafından bilindiğinin belirtilmesi, suça konu CD’nin sanık ...’un bilgisi ve isteği dahilinde....’la birlikte hareket eden sanık ... tarafından katılan ...’ın aracının üzerine bırakıldığının anlaşılması karşısında, sanık ...’un eyleminin TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen “kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşası” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın anılan maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi ve cezasında yasal olmayan gerekçeyle TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırıma gidilmesi, c-Sanık ... hakkında diğer suçlar nedeniyle hükmolunan cezaların ertelenmesine karar verilmesine karşın, silahla tehdit eyleminden hüküm kurulurken bu hususun tartışmasız bırakılması, d-Sanık ...’in sabıkasız olması, kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit, silahla tehdit ve şantaj suçları nedeniyle dosyaya yansıyan ve talep edilen somut (maddi) bir zararın bulunmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel oluşturmaması, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları olumlu görülerek takdiri indirim uygulanması, sabıkasız geçmişi ve suç işleme hususundaki eğilimleri nazara alınıp yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak hükmolunan hapis cezalarının ertelenmesi karşısında, CMK'nın 231/6. maddesi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapıldıktan sonra, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “sanığın olumsuz kişilik özellikleri, cezanın ıslah amacı, suçun işleniş şekli ve suçun işlenmesindeki özellikler, şikayetin devam ediyor olması nazara alınarak” şeklindeki kanuni olmayan ve çelişik gerekçeyle, CMK'nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,e-TCK'nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi, f-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.