Konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 116/4. 50 ve 52. maddeleri uyarınca 7.300.00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2012 tarihli ve 2011/556 esas, 2012/14 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2013 gün ve 250358 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/1-b-3. maddesine göre konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 116/4. maddesinde düzenlenen nitelikli halinin de uzlaşmaya tabi olması karsısında, uzlaşma hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2012 tarihli kararıyla 7.300.00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yolukta verilen kararın sanığa tebliğ edildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine infaz edildiği, sanığın bu suçla birlikte işlediği silahla tehdit suçunun infazı sırasında yaptığı talep üzerine, konut dokunulmazlığını ihlal suçu yönünden kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Uzlaşmaya tabi olmayan bir suçla birlikte işlenilen geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal suçunda, uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Konut dokunulmazlığını ihlal suçu TCK’nın 116. maddesinde düzenlenmiş müeyyide olarak da, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir. Anılan maddenin 1. ve 2. fıkraları şikayete bağlı iken, 4. fıkradaki nitelikli hal şikayete bağlı değildir.5271 sayılı CMK’nın 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik “Uzlaşma” başlıklı 253. maddesinde; “(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar. b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),2. Taksirle yaralama (madde 89), 3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234), 5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere konut dokunulmazlığını ihlal suçu uzlaşmaya tabi suçlardandır. Ancak 26.06.2009 gün ve 5918 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nun 253. maddesinin 3. fıkrasına eklenen cümle ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alındığından, konut dokunulmazlığı suçunun, belirtilen tarihten sonra uzlaşmaya tabi olmayan bir suç ile birlikte işlenmesi halinde uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.Ayrıca CMK’nın 253/1. maddesindeki düzenlemeye göre, uzlaştırma prosedürü şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri arasında yapılabilecektir. Mağduru kamu tüzel kişiliği olan suçlarda uzlaşma hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. İnceleme konusu somut olayda; suç tarihi olan 02.06.2011 tarihinde, sanık ...'in gece sayılan zaman diliminde, Belediyeye ait kadın sığınma evinde kalan eşinin yanına gittiği, görevlilerin kapıyı açmaması üzerine direğe tırmanarak açık olan balkondan sığınma evine girdiği, içeride kendisine engel olmak isteyen kurum müdürü Asuman Taşçı’yı maket bıçağıyla ölümle tehdit ettiği, akabinde tehdit ettiği eşini alarak kurumdan ayrıldığı, bu nedenle hakkında silahla tehdit, ölümle tehdit ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından dava açıldığı ve aynı suçlardan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Bu itibarla, sanığın işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunu, uzlaşmaya tabi olmayan TCK’nın 106/2-a maddesi kapsamındaki tehdit suçuyla birlikte işlemesi ve suçun mağdurunun kamu tüzel kişiliği olması karşısında, uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşıldığından, Yerel Mahkeme uygulamasında hukuka aykırılık görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.