Hakaret suçundan sanık ....'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 Türk lirası, tehdit suçundan sanık ....'in ise aynı Kanun'un 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 500 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmalarına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli ve 2013/20 esas, 2013/200 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/01/2014 gün ve 13596 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanıkların işlemiş oldukları suçlar nedeniyle oluşmuş her hangi bir maddî zararın olmaması ve sabıka kayıtlarının da bulunmaması karşısında, 5728 sayılı Kanun’la değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca, sanıklar hakkında kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmamasında, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar .... ve ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/04/2013 tarihli kararı ile, adlî para cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kararda tartışılmamasına yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK'nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. İnceleme konusu somut olayda; Suç tarihi itibariyle kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanıklar hakkında, hakaret ve tehdit suçlarından kesin nitelikte adli para cezası verildiği ve isnad edilen suçların somut zarar suçu olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak sanıklar 25.04.2013 tarihli celsede açıkça hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerini beyan etmişlerdir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşmaması karşısında, mahkemece bu hususun kararda tartışılmamasının sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.