Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11621 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25041 - Esas Yıl 2013





Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 123/1, 62/1, 50/1 -a ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesine göre cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair, İstanbul Anadolu 31. Sulh Ceza Mahkemesinin ( ... Sulh Ceza Mahkemesinin) 22/03/2010 tarihli ve 2009/1049 esas, 2010/226 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2013 gün ve 218136 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Sanığın üzerine atılı suçun, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu olduğu ve gerekçeli kararın başlık kısmında da bu suç gösterilerek sanık hakkında atılı suçtan ceza tayin edildiği hâlde, gerek kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararın hüküm kısmında kasten yaralama suçundan hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de, söz konusu maddi hatanın mahallinde düzeltilebilir nitelikte olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58/6. maddesine göre, tekerrür hâlinde hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının, kanunda gösterilen şekilde yapılması gerektiği biçimindeki düzenlemeler doğrultusunda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108/1 -c maddesinde, tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan süreli hapis cezasının dörtte üçünün infaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabileceği ve ancak aynı maddenin 2. fıkrasına göre, tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağına dair hükümler içerdiği nazara alındığında, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanabilmesi için hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği cihetle, hakkında para cezasına hükmedilen sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 22/03/2010 tarihli kararı ile 1.500 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın sanık tarafından süresinde temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.01.2013 tarihli kararı ile, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verildiği, infaz aşamasında adli para cezasında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle, Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin adli para cezasında uygulanamayacağının gözetilmemesine ilişkin ise de, hükmün kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.III- Hukuksal Değerlendirme: Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 22/03/2010 tarihli kararı ile sanığa kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan, hapis cezasından çevrili 1.500 TL adli para cezası verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen bu kararı süresinde temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.01.2013 tarihli kararı ile, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.2005 gün ve 140/143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirlerinin, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracağı, bu nedenle sanığın süresinde yaptığı temyiz isteminin esastan incelenmesi gerektiği ret kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Bu itibarla, kararda güvenlik tedbiri uygulanmış olması nedeniyle sanık hakkında hükmolunan adli para cezasına ilişkin hükmün temyizi kabil olduğu, sanığın da süresinde temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından, hükümdeki hukuka aykırılığın temyiz kanun yoluyla giderilmesi gerektiği, CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yolunun açık olması karşısında, hükmün kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün temyiz incelenmesinin tamamlanmamış olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,2- Dosyanın CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yoluna başvurulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.