Hakaret suçundan sanık ... , 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 21/06/2007 tarihli ve 2006/168 esas, 2007/467 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2013 gün ve 218047 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, yakınan ... ve tanıklar ... ve ... soruşturma aşamasındaki anlatımları karşısında, sanık avukatın hakaret suçunu görevi sırasında işleyip işlemediği ve sanık hakkındaki soruşturmanın Avukatlık Kanunu'nun 58 ve devamı maddelerinde öngörülen yöntemine göre yapılması gerekip gerekmediği açıklığa kavuşturularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, Cumhuriyet savcılığınca genel hükümler uyarınca yürütülen soruşturma sonucu düzenlenen iddianame üzerine yargılama gerçekleştirilip hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Sanık ... , alacaklı vekili sıfatıyla takip ettiği bir dosya ile ilgili olarak, haciz kararının icrası için müşteki ...’ın bulunduğu fabrikaya gittiği, hacze konu aracın bulunamaması üzerine çıkan tartışmada, müştekiye hakaret ve tehdit ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulması üzerine, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma izni alınmaksızın, 23.02.2006 tarihli iddianameyle hakkında hakaret ve tehdit suçlarından ... Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda aynı Mahkemenin 21.06.2007 tarihli kararı ile, sanığın tehdit suçundan beraatine, hakaret suçundan ise 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın tehdit suçundan verilen beraat kararına yönelik temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.12.2011 tarihli kararı ile, sanık hakkında soruşturma ve kovuşturma izni alınmadan yargılama yapılmış olması ve tehdit suçunun unsurlarının oluştuğu gerekçesiyle hükmün bozulduğu, bozma kararı üzerine mahkemesince durma kararı verildiği ve Adalet Bakanlığının 02.01.2013 tarihli kovuşturma izni üzerine, sanık hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesine tehdit suçundan dava açıldığı, önceki hükümde hakaret suçundan verilen kesin nitelikteki mahkumiyet kararı yönünden ise, 1136 sayılı Avukatlık Kanunundaki izin prosedürün yerine getirilmediği gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Avukat olan sanık hakkında, icra işlemleri sırasında işlediği iddia olunan hakaret suçuna yönelik soruşturma ve kovuşturmanın, genel hükümlere göre mi yoksa, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58. ve 59. maddeleri uyarınca, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine mi yürütüleceğine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58/1. maddesinde; “Avukatların avukatlık veya ... Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.” Aynı Kanun’un 59. maddesinde ise; “ 58 inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir……..Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır.(Ek cümle: 02/05/2001 - 4667/38. md.) Durum avukatın kayıtlı olduğu baroya bildirilir” hükümleri yer almaktadır.İncelenen dosyada; sanık avukatın alacağın tahsili amacıyla araç haczi yapmak için gittiği fabrikada, jandarma görevlilerinin yanında müştekiye hakaret ettiğine ilişkin iddianın, sanığın avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, sanık avukat hakkında bu suçtan soruşturma ve kovuşturma izni alınmamış olması nedeniyle, mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 21/06/2007 tarihli ve 2006/168 esas, 2007/467 sayılı kararının, CMK’nın 309/4-b maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Dava koşulu olan Adalet Bakanlığı izni alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.