Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10613 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25035 - Esas Yıl 2013





Konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanıklar ..., ... ve ...'un 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 193/2. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, ... ve ...'un cezalarının 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesi gereğince ertelenmesine dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 06/02/2008 tarihli ve 2005/346 esas, 2008/75 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2013 gün ve 218067 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Karar tarihinden sonra 08/02/2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. ve 14. fıkraları değiştirilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının 2 yıl dahil hapis cezaları ve şikâyete bağlı olmayan suçlar bakımından da mümkün hale gelmesi karşısında, sanıklar ... ve ...'un kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetleri bulunmadığı cihetle anılan Kanun'un geçici 1. madde 2. fıkrası ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 98. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden sanıkların hukukî durumlarının mahallinde yeniden değerlendirilmesi gerektiği düşünülerek yapılan incelemede,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/l-b-3. maddesine göre konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 116/4. maddesinde düzenlenen nitelikli halinin de uzlaşmaya tâbi olması karşısında, aynı Kanun'un 119/1-c maddesinde suçun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi şeklindeki artırım maddesinin de uzlaşmaya tâbi olacağı cihetle, uzlaşma hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanıklar ..., ... ve ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 06/02/2008 tarihli kararı ile 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümlerin 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, sanık ...’in deneme süresi içerisinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkumiyetine karar verilerek, ihbarda bulunulması üzerine, aynı Mahkemenin 22.11.2012 tarihli ek kararı ile erteli cezasının aynen infazına karar verildiği, kararın kesinleşmesinden sonra, infaz aşamasında uzlaşma hükümleri yönünden kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Birden fazla kişiyle birlikte işlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunda, uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Konut dokunulmazlığını ihlal suçu TCK’nın 116. maddesinde düzenlenmiş müeyyide olarak da, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir. Anılan maddenin 1. ve 2. fıkraları şikayete bağlı iken, 4. fıkradaki nitelikli hal şikayete bağlı değildir.5271 sayılı CMK’nın 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik “Uzlaşma” başlıklı 253. maddesinde; “(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar. b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),2. Taksirle yaralama (madde 89), 3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234), 5.Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere konut dokunulmazlığını ihlal suçu uzlaşmaya tabi suçlardandır. Ancak 26.06.2009 gün ve 5918 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nun 253. maddesinin 3. fıkrasına eklenen cümle ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alındığından, konut dokunulmazlığı suçunun, belirtilen tarihten sonra uzlaşmaya tabi olmayan bir suç ile birlikte işlenmesi halinde uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 2012/6-1142 esas, 2013/17 sayılı kararında da belirtildiği üzere, CMK'nın 253/1-b-3 maddesinde yalnızca 116. madde sayıldığından, konut dokunulmazlığını ihlal suçunda TCK’nın 116. maddesiyle birlikte 119. maddesinin de uygulanması gereken durumda, suç uzlaşma kapsamından çıkmış olacaktır.İnceleme konusu somut olayda; suç tarihi olan 13.02.2005 tarihinde, sanıklar ..., ... ve ...’in, gece sayılan zaman diliminde, mağdur ...’in evine gittikleri, silahlı olan sanıkların kapıyı kırıp evin içine girerek, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarını işledikleri anlaşılmaktadır.Suç tarihi olan 13.02.2005 tarihi itibariyle, geceleyin silahla konut dokunulmazlığını ihlal suçu uzlaşma kapsamında değildir. 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesi uyarınca, suç uzlaşma kapsamına alınmış ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 2012/6-1142 esas, 2013/17 sayılı kararında da belirtildiği üzere, CMK'nın 253/1-b-3 maddesinde yalnızca 116. madde sayıldığından, konut dokunulmazlığını ihlal suçunda, 119. maddenin uygulanması gereken durumda suçun uzlaşma kapsamından çıktığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, sanıkların gece vakti, silahla ve cebir kullanarak gerçekleştirdikleri konut dokunulmazlığını ihlal suçu, suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında olmadığından, Yerel Mahkeme uygulamasında hukuka aykırılık görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.