Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9992 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11581 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/08/2011 gününde verilen dilekçe ile tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, taşınmaz mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davaya konu edilen olayda; davacı ... ... İli, Merkez .... Mahallesi'nde yer alan 2563 parsel sayılı taşınmazın tapuda kayıtlı maliki olduğunun tespitini talep etmiştir.Taraflar arasında yapılan yargılamasının son oturumunda hüküm olarak (Davanın KABULÜNE, dava konusu ... ili Merkez ilçe .. mahallesi aşağı harmanyeri mevkii 2563 parsel sayılı taşınmazın ... kızı ...'ye (TC ....) AİT OLDUĞUNUN TESPİTİNE) karar verilmişken daha sonra yazılan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında (Davanın KABULÜNE, ... ili Merkez.... Mahallesi .... kahvesi yolu mevkii 1195 ada 9 parsel sayılı taşınmazın malikinin ... ... oğlu ...(...) olduğunun tespiti ile taşınmazın maliki....ın baba adının İbrahim Hakkı olarak düzeltilmesine, tapuya bu şekilde TESCİLİNE) öng??rülmüş ve böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında açıkça bir çelişki ortaya çıkmış, mahkemece tavzih yolu ile anılan çelişki giderilmeye çalışılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesinde "Hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırıyor olması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği; hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyceği ve değiştirilemeyeceği" hususları düzenlenmiştir. Ayrıca kısa kararla gerekçeli karar arasında meydana gelen çelişkinin bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. Mahkemece 30/01/2012 tarihli tavzih kararı ile çelişki giderilmeye çalışılmış ise de kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin tavzih yolu ile giderilmesi mümkün değildir. Şu durumda mahkemece yapılacak iş önceki kısa kararla bağlı olmaksızın; kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan yönden BOZULMASINA, bozma biçimine göre öteki temyiz nedenlerinin şimdiden incelenmesine yer olmadığına 27/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.