Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9811 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14260 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Trabzon 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2011/92-2013/304Davacı M.. P.. vekili Avukat B. Ü.. tarafından, davalı Bakanlık Gümrük Müsteşarlığı (G.. M..) aleyhine 05/04/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından Süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız el koyma ve haksız dava nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, uzun bir yargılama süreci sonunda mazotun iadesine karar verilmesi ile artık bu mazotun piyasaya sürülmesinin mümkün olmadığının, daha önce işlem görmüş ve uzun süre bekletilmiş ürünün artık ekonomik değerinin de olamayacağının değerlendirildiği belirtilerek; maddi tazminat isteminin kabulüne, davacının uzun bir süre kaçakçılık isnadıyla yargılanmış olması nedeniyle itibarının sarsıldığı belirtilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından; dava dışı C. S..’ın Azerbeycan’dan giriş yaptığı sırada, kendi ihtiyacı için muafiyet kapsamında olan mazotu satmaması gerekirken, davacının tankerine hortumla boşaltılırken suçüstü yakalandığı ve mazotun kaçak olduğu iddiası ile davacıya ait tanker içinde bulunan mazota 07/11/1997 tarihinde el konulduğu ve davacı hakkında 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunu'na muhalefet suçundan kamu davası açıldığı, Trabzon 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, 1997/811 Esas, 2000/289 Karar sayılı ilam ile sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, ancak kararın temyiz edilmesi üzerine; 22/12/2000 tarihinde yürürlüğe giren 4616 sayılı Yasa gereğince değerlendirme yapılmak üzere hükmün bozulduğu, bozma ilamına uyularak verilen karar ile kamu davsının kesin hükme bağlanmasının ertelendiği, ancak el konulan akaryakıt ile ilgili bir hüküm kurulmadığı, 02/05/2007 tarihinde davacı tarafından ceza mahkemesine başvurularak yakıtın iadesinin talep edildiği, mahkemece 02/10/2007 tarihli ek karar ile davacıdan zapt edilerek petrol ofisine teslim edilen ve daha önce zor alımına karar verilen 100 litre mazot dışında kalan 4970 litre mazotun, dosyadaki belgelere göre yurda kaçak yollardan sokulduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından sahibi olan davacıya iadesine, kaçakçılık suçundan açılan kamu davasının da zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.Maddi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede; davacıdan el konulan akaryakıtın Petrol Ofisi’ne teslim edildiği, iadeye karar verilmekle birlikte de Petrol Ofisi tarafından davacıya iade edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece; işlem görmüş ve uzun süre bekletilmiş ürünün artık ekonomik değerinin olmadığı şeklinde resen bir değerlendirme yapılarak tazminata hükmedilmiş ise de; davacı tarafından dahi dava dilekçesinde; ürünün iade tarihi itibari ile kullanılamaz hale geldiği yönünde bir iddiada bulunulmamış, bu hususta bir tespit yapılması da istenmemiştir. Şu durumda; el konulan akaryakıt davacıya iade edildiğine göre artık maddi zararının varlığından söz edilemez. Manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; dava dışı C.S..’a ait tırdan, davacıya ait tankere hortumla yakıt nakli yapılırken davacının yakalanması, el koyma işlemi sırasında davacı tarafından herhangi bir fatura ibraz edilememesi, dava dışı C. S.. hakkında yürütülen kamu davası neticesinde adı geçenin kaçakçılık suçundan cezalandırılması ve bu kişide ele geçirilen akaryakıtın da müsaderesine karar verilmesi, davacı yönünden ise davaya konu akaryakıtın kaçak olduğu yönünde yeterli delil bulunmadığından iadeye karar verilmesi birlikte gözetildiğinde; suç şüphesi üzerine ve davacının kusuru nedeniyle yakıta el konulup dava açıldığından, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilemez. Koşulları oluşmadığından davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının davasının tümden reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.