Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9663 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15796 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Samsun 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/06/2013NUMARASI : 2012/620-2013/238Davacı K.. Ş.. vekili Avukat E.A..tarafından, davalı H.. S.. aleyhine 15/10/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Tekkeköy Belediye Meclisinin üyesi olan davalının ... Gazetesine açıklamalarda bulunarak kendisi hakkında ilçeye kaos getirdiği, halkı canından bezdirdiği, havada uçan kuşa keyfi olarak para cezası uygulatmaya başladığı, kendine özel asansör yaptırdığı şeklinde suçlamalarda bulunduğunu, bu beyanların haber haline getirilerek yayınlandığını, davalının asılsız iddiaları nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi zararının tazminini istemiştir.Davalı, Denge Gazetesi'nin muhabari ile görüşerek davacı kaymakamın yaptıklarını, kendisine ve eşine uygulanan haksızlıkları anlattığını, davaya konu ifadeleri kullanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, "İlçeye Kaos Getirdi" başlıklı yazının bütünü itibariyle davacının şeref, onur ve saygınlığını rencide edecek, küçük düşürecek nitelikte sözler sarf edildiği, eleştiri sınırlarının aşıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından davacının en üst katında oturduğu binanın zemininde davalının eşine ait marketin bulunduğu, işyerinin önüne masa ve sandalye konulması, gürültü gibi konular nedeniyle taraflar arasında husumet oluştuğu anlaşılmaktadır. Davaya konu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı ve eşinin başından geçen olayların anlatıldığı, ilçede en üst kamu görevlisi olan davacının uygulamalarının eleştirildiği görülmektedir. Yine, davalı bir takım ifadelerin kendisi tarafından kullanılmadığını savunmaktadır. Mahkemece ispat yükünün tersine çevrilmesi doğru değil ise de, basının somut verilerden yola çıkarak bir dereceye kadar abartı ve mübalağaya da kaçarak yorum yapmasının engellenmemesi gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları da bu yöndedir. “Mahkeme basın özgürlüğü ve kamuya mal olmuş kişilerin onuru arasında bir çatışma ile karşı karşıya kaldığında, genellikle basına ayrıcalıklı bir statü tanımaktadır. Gazetecilerin 10. madde kapsamındaki ifade özgürlüklerinin bir dereceye kadar kendine has bir abartmayı ve hatta kışkırtmayı içerebileceği, içtihatlarla ortaya konulmuş yerleşik bir ilkedir. Bu durumda da davacının kişilik haklarının ihlal edilmediğinin kabulü gerekir. Şu halde, belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.