Davacı Mehmet vekili avukat Ayçan tarafından, davalı Yücel vd.leri aleyhine 02.05.2003 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.12.2006 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı, TRT Kurumu Genel Müdürlüğü'nde yayın denetleme kurulu üyesi iken unvanının uzman denetçi olarak değiştirilmesi işleminin iptali için idare mahkemesinde açtığı davada verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararının uygulanmadığını ileri sürmüştür.Davalılar ise, dava konusu edilen idare mahkemesi kararlarının gereğinin infazında hukuki ve maddi imkansızlık söz konusu olduğu için yerine getirilmediğini, bu nedenle de kusur ve sorumluluklarının olmadığını savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar, davacı ve davalılar Yücel, Savaş, Şener ve Yalçın tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu olayda; davacı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünde Yayın Denetleme Kurulu Üyesi olarak görev yaptığı sırada, TRT Kurumunun Kuruluş ve Görev Yönetmeliğinde değişiklik yapılmış ve Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı, Yayın Denetleme Dairesi Başkanlığına, davacının kurul üyesi olan unvanı da uzman denetçi unvanına dönüştürülmüştür. Bunun üzerine davacı, 15.05.1999 tarihli bu Genel Müdürlük işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle idari dava açmış ve Danıştay tarafından yapılan yargılama sırasında, yürütmenin durdurulmasına ve daha sonra da işlemin iptaline karar verilmiştir. TRT Kurumunda Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları ve Personel Daire Başkanı olan davalılar tarafından yeniden yapılanma gerekçesi ile bu idare mahkemesi kararları gereğince işlem yapılmamış ve eldeki bu davanın açıldığı tarihe kadar yargı kararlarının gereği yerine getirilmemiştir.Dosya kapsamı ile temyiz dilekçesine eklenen belgelerin incelenmesinden; davacının, aynı yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle hizmet kusuruna dayanarak idare aleyhine idare mahkemesinde manevi tazminat davası açtığı, 15.000 YTL manevi tazminat isteminde bulunduğu ve Danıştay Beşinci Dairesince yapılan yargılama sonucunda 28.11.2006 tarihinde; "...İdarenin, yargı kararlarının uygulanması konusunda uzun bir süre hareketsiz kaldığı görülmektedir. Davalı idare, yargı kararlarının uygulanmamasına gerekçe olarak TRT Kurumunda başlatılan yeniden yapılanma çalışmalarını gerekçe göstermekte ve teşkilat şemasının yeniden oluşturulması konusundaki hukuki sorunlara vurgu yapmakta ise de idarece ileri sürülen sebeplerin kararın uygulanmama gerekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Davalı idarenin Anayasa ve Yasa hükümlerini hiçe sayarak yargı kararlarını zamanında uygulamadığı ve bu şekilde ağır bir hizmet kusuru işlediği açık olup, ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı manevi zararın idarece tazmini gerekmektedir. Yargı kararını yasal süresi içerisinde uygulamayan ve sorumluluğu bulunan ilgililerin kişisel kusuru bulunduğu açık olduğundan hükmedilen tazminatı ödeyecek olan idarenin sorumluluğu saptanan ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rucu etmesi Anayasa hükmü gereği bulunmaktadır..." gerekçesi ile "...davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000 YTL manevi tazminatın davalı idareden alınmasına; kararın bir örneğinin hükmedilen tazminatın kişisel kusuru bulunan kişi veya kişilere rucu edilmesiyle ilgili iş ve işlemlerin tekemmülü için Maliye Bakanlığı'na tebliğine..." biçiminde karar verildiği, TRT Kurumunun, Danıştay tarafından hükmedilen bu manevi tazminat miktarını, Ankara Onbeşinci İcra Müdürlüğümün 2007/2205 sayılı dosyasına yatırdığı ve davacıya 12.537 YTL tazminat ödendiği, ödenen miktarın davalı Yücel'den rucu yolu ile istendiğini ve rucu davası açılması için de olur verildiği anlaşılmaktadır.Davacı, aynı yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle hem hizmet kusuruna dayanarak idare aleyhine idare mahkemesinde dava açmış, hem de davalıların şahsi kusurlarına dayanarak eldeki bu manevi tazminat davasını açmış, her iki davanın yargılaması sonucunda da davacı lehine manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacının, İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarını tahsil etmiş olduğu anlaşılmaktadır.Davacı tarafından açılan her iki davada; aynı yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle doğan manevi zararın, manevi tazminat adı altında bir miktar paraya hükmedilmesi ile giderilmesi amaçlanmaktadır. Manevi tazminat ise niteliği itibarıyla tektir, bölünemez ve bölümler halinde istenemez. Haksız fiilin işlenmesi ile birlikte bunun doğuracağı manevi üzüntü de gerçekleşmiş olur. Bu nedenle manevi tazminat isteklerinde kısmi dava söz konusu olamaz. Açıklanan nedenlerle ve davacının, İdare Mahkemesince lehine hükmedilen manevi tazminat miktarını tahsil etmiş olduğunun anlaşılmış olmasına göre, manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği kuralı gözetilerek davacının aynı nedene dayanarak açmış olduğu eldeki bu davada manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu yön gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesine aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalılar yararına (BOZULMASINA); bu bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.