MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/05/2013NUMARASI : 2012/431-2013/430DAVACI : 1-İ.. C.. 2-M.. C.. vekilleri Avukat Halit Çokan, Avukat Seda Salman DAVALI : İ.. Ö.. vekili Avukat Volkan Koçak Davacı İ.. C.. vd vekili Avukat H.Ç.. tarafından, davalı İ.. Ö.. aleyhine 27/06/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; a-Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalının Gazete Tutanak'ın 26/06/2012 ve 02/07/2012 tarihli nüshalarında "Ak Partiye yakışmayan tek isim M.. C.., çünkü babasını yolsuzluktan işten attım" başlığı ile yayınlanan röportajında müvekkillerine yönelik son derece çirkin ve ağır, ithamlarda bulunduğunu, bu açıklamaların müvekkillerinin şahsiyet haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalının gazeteye vermiş olduğu röportaj ile her iki davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde hakaret içeren sözler söylediği, söylenen sözlerin siyasi bir eleştiri mahiyetinde olmayıp tamamen davacıların şahsına yönelik bulunduğu ve davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davaya konu yayında davalının davacılara ilişkin bir kısım beyanlarda ve isnatlarda bulunduğu görülmüştür. Dosya kapsamından davacı M.. C..'in Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli İl Başkanı, davalının ise eski belediye başkanı ve halen Başiskele Belediyesi CHP meclis üyesi olup, her ikisininde siyasetçi olduğu anlaşılmaktadır. Siyasetçilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu tüm hukuk sistemlerinde yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak olarak, diğer siyasetçilerin, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişiler haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir. Avrupa İnsan HaklarıMahkemesi'nin istikrar kazanmış uygulamalarında da siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır, hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği vurgulanmıştır. Bu kapsamda davalının davacı M.. C..'e yönelik beyanlarının eleştiri sınırları içerisinde olduğu kabul edilerek ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan yayının tümü incelendiğinde davacı M.. C..'e yönelik bir itham veya isnat da yoktur. Mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek davacı M.. C.. yönünden davanın tümden reddi gerekirken, davalının bu davacı yönünden de manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.b-Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu olayda davacı İ.. C.. yararına tazminata hükmedilmesi yerinde isede, yayın tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat fazladır. Davacı İ.. C.. yönünden daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) numaralı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.